Blog Archives

Coca Cola ile Ford bitki bazlı plastik arzı için güçlerini birleştiriyor

Image: www.greenbiz.comYüzde yüz biyoplastik şişelerin hala neden yaygınlaşmadığını üç kelimeyle açıklamak mümkün: arz, arz, arz.

Coca-Cola, Pepsi ve Fortune 500 listesinde yer alan birkaç şirket bu soruna bir çözüm bulabilmek için kollarını sıvadı. İçecek üreticileri bu ay kamuoyuna yaptıkları duyuruda Nike, Ford, Procter & Gamble ve Heinz ile işbirliği yaparak tamamıyla bitkisel bazlı PET (Polietilen Tereftalat) geliştirilmesini hızlandıracaklarını açıkladı. Şirketler, PET Bitki Teknolojisi Ortaklığı ile piyasada az miktarda bulunan bitki bazlı ve geri dönüştürülebilir PET’ten daha fazla yararlanabilmek için birlikte çalışacak.

Ayrıntılar için:

http://www.greenbiz.com/blog/2012/06/14/coca-cola-nike-ford-join-forces-juice-supply-plant-based-plastic

Seyahat sayısını azaltan şirketler 2.4 milyon sterlin tasarruf etti

İngiltere’nin önde gelen beş şirketi, WWF’nin iş uçuşlarını azaltma programı sayesinde iki yıl boyunca ortalama 2.4 milyon sterlin tasarruf etti. WWF’nin isimlerini açıklamadığı bu şirketler, iş seyahati yoğunluklarını %40 oranında azaltarak karbon emisyonlarını da 3,600 ton aşağı çekmeyi başardılar.

WWF’nin “One in Five Challenge” isimli bu programı şirketlerin önüne beş yıl içinde iş seyahatlerini  %20 oranında azaltma hedefini koyuyor. Kampanya grubunun toplamda 12 üyesi bulunuyor, üyeler  arasında Lloyds TSB, Sky ile Marks and Spencer gibi markalar yer alıyor.

WWF’nin yayınladığı en güncel verilere göre programa katılan ve toplamda 300,000’den fazla çalışanı temsil eden şirketler, şimdiye kadar 74,000 iş seyahatini gerçekleştirmeyerek toplamda 21 milyon sterlin tasarruf etti ve emisyonlarını 26,000 tondan fazla azalttı.

Ayrıntılar için:

http://www.businessgreen.com/bg/news/2184780/companies-save-gbp24m-wwf-grounds-corporate-flights

Çin’in yeni yeşil planı

2011 yılının sonunda Çin’de kentlerde yaşayan kişi sayısı 690.79 milyona çıkarken kırsal bölgelerdeki nüfus 656.56 milyona düştü. Böylelikle ilk defa Çin’in kentsel nüfusu kırsal nüfusunu geride bırakmış oldu. Ne var ki, Çin’deki kentsel nüfus arttıkça çevre kirliliği, trafik keşmekeşi, yüksek enerji tüketimi, büyük oranlarda karbon emisyonu salınımı gibi farklı sorunlar da ortaya çıkıyor.

Çin yönetiminin yeşil kentleşmeyi öngörmesine ve bu yönde artan taleplere karşılık dünyanın dev holdingleri de sürdürülebilir bir kalkınma için kendi çözüm önerilerini paylaşıyor. Örnekse Caterpillar Foundation, Çin’de sürdürülebilir ve yaşanabilir şehirlerin yaratılma hızını artırması için Şubat ayında Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne beş yılı kapsayacak bir programla 12.5 milyon dolar fon sağladı, bilişim devi IBM “Smarter Cities Challenge” projesini hayata geçirdi. Siemens de kentsel altyapı için kapsamlı bir portföy hazırlamış durumda.

Ayrıntılar için:

http://www.bjreview.com.cn/business/txt/2012-06/11/content_458645.htm

Nestlé atıklarını azalttı ancak emisyonlarını ve su kullanımını artırdı

Yiyecek ve içecek devi Nestlé toplamdaki su kullanımını artırsa da su yoğunluğunu ürün tonu başına yaklaşık %2 azalttı. Şirketin Salı günü yayınlanan sürdürülebilirlik raporuna göre şirket, atık depolama sahalarına yolladığı atıkların %80’ini hayvan yemi, gübre üretimi ve geri dönüşüm amacıyla kullandı.

Lean Cuisine ve Nesquik gibi iyi tanınmış markaların arkasındaki İsviçreli şirket 2008 yılından bu yana sera gazı emisyonlarını da %38 oranında azaltmıştı.

Ancak Nestlé son yayınladığı raporda, 2011 yılında sera gazı emisyonu salınımında %3.1 oranında artış olduğunu bildirdi. Şirket üretilen her bir ton ürün açısından bakıldığında, yine de emisyon oranında %7 gibi bir düşüş görüldüğünü belirtti.

Ayrıntılar için:

http://www.greenbiz.com/blog/2012/05/30/nestle-cuts-landfill-waste-but-grows-emissions-and-water-use

Microsoft 1 Temmuz’a kadar karbon nötr olma sözü verdi

Microsoft şirketinin blog’unda dün yayınlanan duyuruya göre şirket 1 Temmuz’dan itibaren veri merkezleri, yazılım geliştirme laboratuvarları, havayolu ulaşımı ve ofis binaları gibi doğrudan ilişkili olduğu bütün faaliyetlerde karbon nötr olacak.

Duyuruda ayrıca karbon bilincinin şirket operasyonlarına dahil edileceği ve şirket içerisinde bir karbon fiyatı belirleneceği bilgisine de yer verildi.

Greenpeace geçtiğimiz günlerde Apple, Amazon ve Microsoft şirketlerini veri merkezlerinde “kirli enerji”den yararlandıkları gerekçesiyle eleştirmişti.

Ayrıntılar için:

http://www.siliconrepublic.com/clean-tech/item/27117-microsoft-vows-to-be-carbon

Volkswagen’den 52 milyar dolarlık yeşil taahhüt

Alman otomobil üreticisi Volkswagen “köklü, ekolojik yeniden yapılanma” planı kapsamında üreteceği yeni araçlardan salınan ortalama emisyon miktarını 2015 yılına kadar 120 gram’a düşürmeyi hedefliyor. Bu planın 2016 yılına kadar toplam 52 milyar dolara mal olması bekleniyor.

Şirket, önümüzdeki beş yıl için hazırladığı 82,1 milyar dolarlık yatırım programının üçte ikisinden fazlasını doğrudan ya da dolaylı olarak “verimliliği daha fazla olan araçlar, güç aktarma mekanizmaları ve teknolojileri ile çevreye uyumlu üretim” için harcayacak.

VW’den yapılan açıklamaya göre yeni plan dahilinde üretilen her yeni model kendisinden önce gelen modelden %10-15 daha fazla enerji verimliliğine sahip olacak ve salınan emisyon miktarı hem üretim işlemleri sırasında hem de üretim tesislerinde aşağı çekilecek.

Şirket ayrıca 790 milyon dolar değerinde olan ve rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi, hidroelektrik enerji gibi kaynakların kullanımını artırmayı öngören yeni yatırım projesiyle de 2020’ye kadar enerji ikmalinden kaynaklanan emisyonlarını %40 azaltmayı hedefliyor.

VW Greenpeace’in AB emisyon hedeflerinin azaltılmasına karşı kulis faaliyetleri yürüttüğü iddiasının ardından yeşil itibarını güçlendirmek için çalışıyor.

Ayrıntılar için:

http://www.greenbiz.com/news/2012/03/08/volkswagen-commits-us52-billion-green-investments

Puma sürdürülebilirlik sıralamasında Apple’ı geride bırakarak ilk sıraya yerleşti

EIRIS araştırma şirketi tarafından yapılan bir araştırmada Puma’nın dünyanın en büyük sürdürülebilir şirketi olduğu ortaya çıktı. Haziran ayındaki Rio+20 Zirvesi öncesi 50 şirketi çevresel, sosyal ve yönetişimsel  ölçütlere göre değerlendiren EIRIS’in hazırladığı listede Apple, Google ve Walmart gibi şirketler sonlara yakın basamaklarda yer aldı.

EIRIS, İngiliz şirketlerinin dünyanın geri kalanındaki şirketlere kıyasla sürdürülebilirlik konusunda daha iyi bir performans gösterdiğini açıkladı. Araştırma kapsamında değerlendirilen İngiliz şirketlerinin yarısı en yüksek puan olan A puanını almaya hak kazanırken Avrupa’daki şirketlerin %12’si, ABD’deki şirketlerin %2’si, Asya’daki şirketlerinse sadece %1’i bu sonucu elde edebildi.

Ayrıntılar için:

http://www.businessgreen.com/bg/news/2171768/puma-leaves-apple-sprint-sustainability-rankings

BT hizmetleri için sürdürülebilirlik “olmazsa olmaz” haline geldi

Gün geçtikçe daha çok sayıda şirket ve kuruluşun sürdürülebilirliği yalnızca halka ilişkiler adına geliştirilmiş bir fikir olmaktan çok rekabet için gerekli gördüğüne bir işaret daha. BT hizmetleri şirketi Rackspace tarafından yapılan araştırmada katılımcıların dörtte üçünün kararsız kaldıklarında sürdürülebilirliğin, hizmet sağlayıcısını rakiplerine göre avantajlı konuma getirdiğine inandığı belirlendi.

Daha da ilginç olanı katılımcıların üçte birinden azı, maliyetin yeşil seçeneklerin önüne geçtiğini söyledi. Genel olarak ise ABD’li katılımcıların %72’si, uluslararası  katılımcıların %80’i “daha yeşil olan daha iyidir” şeklinde hissettiğini ifade etti.

Ayrıntılar için:

http://www.greenbiz.com/blog/2012/04/27/sustainability-becoming-must-have-it-services?utm_source=twitterfeed&utm_medium=twitter&utm_campaign=Feed%3A+GreenerComputing+%28Computing+%26+IT+|+GreenBiz.com%29

“İyi” şirketler neden “kötü” kredilerle iş yapıyor?

AB karbon ticaret sistemi sera gazı emisyonlarını azaltmak için kurulmuş olmasına rağmen bu doğrultuda kullandığı mekanizmalardan biri emisyonların artmasına hizmet etmiş olabilir.

Söz konusu mekanizma yeterince müphem görülmüş olmalı ki AB de 2013 yılı Mayıs ayından itibaren bu uygulamayı ticaret sisteminden men etmeye karar verdi. Ancak dünyanın en büyük enerji ve kimyasal şirketlerinden bazıları sistemin bu tartışmalı mekanizmasına başvurmayı bir kenara bırakmak yerine emisyonlarını bu şekilde ofset etmeye devam ediyor, ya da yasaklama yürürlüğe girene kadar bu seçeneği de hazırda tutuyor.

Bu da açıkça gösteriyor ki iş AB’de sera gazlarını azaltmaya gelince çevreye karşı sorumluluk taşıyan bir şirket olmak masraftan kısmak kadar önem arz etmiyor. Tasarruf edilen miktarsa şirketlerin standartlarına göre komik. Dow Chemical, ConocoPhillips, Chevron, BP ve Statoil’in geçtiğimiz yıl toplamda elde ettiği kar 53 milyar dolar iken bu şirketlerin tartışmalı programa devamlı başvurmalarıyla ettikleri tasarruf 24 milyon dolar.

Tartışmalı programa gelince, AB’nin iklim değişikliği mevzuatı enerji santralleri, işleme tesisleri ve ABD’ye bağlı tali şirketlerin sera gazı sınırlamalarına uymasını şart koşuyor.

Şirketler emisyonlarını yeşil teknolojilere yatırım yaparak ya da herkesin karbon kredileri olarak bildiği CER’leri (karbon emisyonları azaltma sertifikaları) satın alarak ofset edebiliyor. AB ETS’nin yapısından dolayı emisyonlarını ofset etmek şirketlere salınımlarını azaltmaktan genellikle ucuz geliyor.

Bunun sonucunda da CER’lere muazzam bir talep oluyor. Kyoto Protokolü ile kurulan CER mekanizması için BM, gelişmekte olan ülkelerdeki iklim değişikliğinin etkilerini azaltma projelerini desteklemek amacıyla denetleyici görevini üstlenmiş durumda. Çoğunlukla Çin’de bulunan birkaç endüstriyel gaz üreticisi de fluoroform ya da HFC-23 olarak bilinen potansiyel bir sera gazını yakalamaya ve yok etmeye kendilerini adamış haldeler. Bu gaz yangın söndürücülerden tutun yarı iletken sanayisindeki plazmalı dağlama aygıtlarına kadar pek çok alette kullanılıyor.

İşte söz konusu HFC-23 kredileri kısa zamanda sektörün gözdesi haline geldi.  2009-2010 yıllarında Amerikalı şirketler 1 milyon HFC-23 kredisini CER başına ortalama 16 dolar’dan satın aldı. Bu şirketlerden Dow Chemical Co. HFC-23 kredilerinden en fazla satın alan şirket oldu ve bu kredileri Almanya, Hollanda, Belçika, İspanya ve Polonya’daki fabrikalarının emisyonlarını ofset etmekte kullandı. ConocoPhillips, Chevron ve Cabot Corp. da yine aynı şekilde bu şüpheli kredilerden önemli miktarda satın aldı. Bu şirketlerin AB’deki rakipleri Royal Dutch Shell, BP, Statoil, RWE, Enel-Endesa ve EDF de aynı kredileri kullanmaya başladı.  2009-2010 yıllarında bu 10 şirket sözünü ettiğimiz tartışmalı kredilerden toplamda 254 milyon dolar tasarruf etti. 2011 yılındaki tasarruf miktarını gösteren veriler ise henüz açıklanmadı.

İklim düşmanı CER’ları yasaklamaya karar veren AB’li düzenleyiciler ise sektör temsilcilerinin süreyi uzatmak için yaptıkları kulis çalışmalarının ardından 1 Mayıs 2013’e kadar söz konusu CER’lerin piyasada bulunmasına izin verdi. BM de verilecek CER’lerin sayısında azaltmaya gitti. Yine de yasak başlayana kadar 52 milyon tartışmalı CER’in satışı yapılabilecek.

52 milyon tartışmalı CER kredisinin tamamı satın alındığında AB’deki şirketler 24 milyon dolardan daha az tasarruf edecek. Ne diyelim, “yeşil” olmanın değeri bununla ölçülecekse şirketlerin yeşil olmaya çok da değer vermediği aşikâr.

Ayrıntılar için:

http://www.csmonitor.com/Business/2012/0423/Carbon-trading-Why-good-companies-embrace-bad-credits

Apple, Greenpeace’in kirli veri merkezi iddiasını çürüttü

Apple, Greenpeace tarafından dile getirilen ve şirketin veri merkezlerinde temiz olmayan enerji  kullanıldığı iddialarına dünyanın enerji verimliliği en yüksek veri merkezlerinin bazılarına sahip olduğunu açıklayarak cevap verdi.

Apple ayrıca önümüzdeki yıl ABD’de yalnızca yenilenebilir enerjiden güç alan yeni bir veri merkezi inşaatına başlayacağını belirtti.

Greenpeace dün Apple, Microsoft ve Amazon şirketlerini devasa veri merkezlerinde nükleer enerjiye ve kömüre aşırı bel bağlamakla suçlamıştı.

Greenpeace’in raporu ile ilgili olarak Microsoft ve Amazon şirketleri henüz bir yorum yapmadı.

Ayrıntılar için:

http://www.businessgreen.com/bg/news/2168529/apple-refutes-greenpeaces-dirty-datacentre-charge