Dünyanın en fazla karbondioksit salınımı yapan ülkesi Çin, kendi emisyon ticaret sisteminin geliştirilmesi gibi projeler yardımıyla seragazı salınımını azaltmak için AB ile bir anlaşma imzaladı. Bilindiği üzere Avrupa Komisyonu, AB ETS’nin daha da geliştirilmesi yönünde yürüttüğü çalışmaların bir parçası olarak öteki emisyon ticaret sistemleriyle de ortaklık kurmak istiyor. Komisyon, geçen ay da AB ETS’yi 2018’e kadar Avustralya’nın emisyon ticaret sistemi ile bağlantılandırma kararı almıştı.
Söz konusu anlaşmaya göre AB dört yıl içerisinde Çin’deki üç karbon azaltma projesine 25 milyon euro ve teknik yardım sağlayacak. Çin’deki emisyon ticaret sisteminin dizayn edilmesi ve uygulanması için yardım edilmesinin yanı sıra öteki projelerle de Çin’deki şehirlerin kaynak verimliliğinin olmasına, su ve ağır metal kirliliğinin azaltılmasına ve sürdürülebilir atık yönetimi politikalarının hayata geçirilmesine destek verilecek.
Ayrıntılar için:
Polonya, AB’nin 2050 için Düşük Karbon Yol Haritası’nı tartışmak istemediğinden Cuma günü AB çevre bakanlarını bir araya getirecek toplantı krizin eşiğinde. AB’nin 2050 için Düşük Karbon Yol Haritası, yüzyılın ortasına kadar emisyonların %95’e kadar azaltılmasını öngörüyor.
Avrupa Komisyonu’nun 2011 yılı Mart ayında sunduğu yol haritası sera gazı emisyonlarını 2020’ye kadar %25 oranında azaltmayı öngörmüş ve 2030 için %40, 2040 için %60 ve 2050 için %80-95 oranında aşağı çekme hedeflerini koymuştu.
Polonya elektrik ihtiyacının %90’ından fazlasını karşılamak için kömürden yararlanıyor. Ülke geçtiğimiz Haziran ayında AB’nin karbondioksit emisyonu hedeflerinin daha da yükseltilmesi yolunda yapılan tekliflerin önünü kesmişti.
Ayrıntılar için:
http://www.euractiv.com/climate-environment/poland-defies-europe-2050-low-carbon-roadmap-news-511380
Desertec Industry Initiative (Dii) ile Medgrid arasında imzalanan mutabakat anlaşması, Avrupa Komisyonu’nun enerjiden sorumlu komisyon üyesi Günther Oettinger tarafından memnuniyetle karşılandı. Anlaşma, AB ile Güney Akdeniz ülkeleri arasındaki yenilenebilir enerji ortaklığının geliştirilmesi açısından kilit önem arz eden bu iki özel sektör girişimi arasındaki işbirliğini artıracak. Şirketler, yenilenebilir enerji piyasaları için daha uygun bir mevzuat çerçevesine erişilmesi hedefi doğrultusunda bilgi alışverişi, ilerleme güncellemeleri, muhtemel sinerjilerin ortak değerlendirmesi ve AB ile Orta Doğu ve Kuzey Afrika üzerine ortak çaba harcanması gibi alanlarda işbirliği yapacak.
Dii 2009 yılı Ekim ayında Münih’te kuruldu. Özel sektör girişimi olan ortaklık, yerel bölgenin ve Avrupa’nın taleplerini karşılamak için Kuzey Afrika ve Orta Doğu’nun çöllerindeki güneş ve rüzgardan enerji üretmeyi amaçlıyor. Uzun vadeli hedef ise 2050 yılına kadar Avrupa’nın elektrik talebinin %15’ini bu yolla karşılamak. Dii’nin ortakları arasında ABB, Siemens, Deutsche Bank ve EON bulunuyor.
2010 yılının sonunda Paris’te kurulan Medgrid ise teknik, ekonomik ve kurumsal açılardan Akdeniz bölgesindeki yüksek kapasiteli elektrik bağlantılarının fizibilitesi üzerine çalışarak yenilerini geliştiriyor. Kurulan altyapı ile Akdeniz’in güney, doğu ve kuzey kıyıları birbirine bağlanacak ve özellikle yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrik taşınacak. Medgrid’in ortakları ise AFD, Alstom grid, Areva renouvables, EDF ve RTE.
Ayrıntılar için:
Her gün 1.5 milyar kişinin interneti kullandığı düşünülürse, internette gezinti yapmak, e-posta yollamak, belge indirmek ve paylaşmanın bütün dünyayı etkilediği açıkça görülebilir. 2008 yılında BIO Intelligence Service tarafından Avrupa Komisyonu için hazırlanan bir rapora göre böylesi teknolojilerin kullanımı Avrupa’nın saldığı seragazlarını %2 artırıyor. Alışkanlıkların değişmemesi halinde ise bu rakamın 2020’ye kadar üç katına ulaşması bekleniyor.
Bu teknolojilerin çevreye olan etkisini merak eden Fransız çevre ve enerji ajansı Ademe de e-postalar, internet üzerinden gerçekleştirilen aramalar, USB flash diskleri ile belge paylaşımlarını inceleyerek bir değerlendirme raporu hazırladı.
Örneğin Fransa’da 100 personelin çalıştığı bir şirket günde ortalama 58 e-posta alıyor ve 33 e-posta yolluyor. Bu e-postaların herbirinin ortalama 1MB boyutu olduğu düşünülürse yılda 13,6 ton CO2 salınımı gerçekleştiriliyor. Bu da kişi başı 136 kg CO2 salınımı yapıldığı anlamına geliyor. Bu miktar CO2 ile Paris-New York arası 13 kere gidilip gelinebilir.
Peki neden bu kadar büyük bir etki meydana geliyor? Bunun sebebi açık, bilgisayarların e-posta almak ve yollamak için, veri merkezlerinin ise bu verileri kaydetmek ve işlemek için enerjiye ihtiyacı oluyor. Elektronik aletlerin enerji ihtiyacı da cabası.
Ne var ki Ademe hala umutlu. Çünkü araştırmada e-postalar daha az kişiye yollanırsa çevreye olan etkilerinin önemli oranda azaltılabileceği ortaya çıktı. Bir e-postayı 10 kişiye yollamak salınan seragazını dört katına çıkarırken, kişi sayısını her defasında bir azaltmak her yıl kişi başına 44 kg daha az CO2 salınması demek oluyor.
Ayrıntılar için:
http://www.guardian.co.uk/environment/2011/aug/02/carbon-emission-emails-computing-garric
Avrupa Komisyonu, AB ETS’de işlem yapan bütün şirketlerin 2010 yılındaki tasdikli emisyon verilerini Cuma günü açıklayacağını duyurdu.
Reuters’a göre analistler AB endüstriyel karbon emisyonlarının geçtiğimiz yıla göre %2 ile %4 arasında bir artış gösterdiğini tahmin ediyor. 2009 yılında ise emisyonlar %12 oranında bir düşüş göstermişti.
Verileri şirketler bazında açıklayacak olan Komisyon, bu yıl geçen senelerin aksine şirketlerin %80’inden emisyon raporlarının gelmesini beklemeden verileri sunacak.
16 Mayıs’ta sisteme sınırsız erişim sağlayacak olan Komisyon, AB emisyon azaltma hedeflerini hangi şirketlerin yakalayamadığını kamuoyuna gösterecek.
Ayrıntılar için: