Textile Exchange’in en son yayınladığı Küresel Sürdürülebilir Tekstil Pazarı Raporu’na göre H&M, 2011 yılında ardı ardına ikinci defa dünya genelinde en fazla organik pamuk kullanan marka oldu. H&M 2020 yılına kadar, üretimlerinde yalnızca sürdürülebilir pamuktan yararlanmayı hedefliyor.
H&M ürünlerinde organik pamuğun yanı sıra, Better Cotton olarak adlandırılan pamuğa da daha fazla yer veriyor. Better Cotton inisiyatifinin etkin bir üyesi olan H&M, 2013 yılına kadar toplamda 2 milyon euro yatırım yapmış olacağı projeyle yüzbinlerce pamuk üreticisinin daha az su ve kimyasal madde kullanarak daha çok pamuk üretmesine destek veriyor.
Ayrıntılar için:
Tve (Television for the Environment) 18 Ekim’de Londra Piccadilly’de hayli itibarlı BAFTA’nın (İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi) merkezinde birinci kurumsal sürdürülebilirlik film ödüllerine ev sahipliği yapacak.
tve bu ödüllerin yenilikçi sürdürülebilirlik fikirlerini paylaşmak, daha yeşil ve adil bir dünya yolunda değişikliklere ilham vermek isteyen şirketler için bir sembol haline gelmesini hedefliyor, ödüller sayesinde dünya genelinde sürdürülebilirliğe destek veren şirketlerin çabalarının takdir edilmesini arzuluyor.
Ayrıntılar için:
Danimarka Dizayn Merkezi bugünlerde atıkların azaltılması ve günlük eşyalarımızda daha çok sürdürülebilir materyale yer verilmesi yöntemlerini keşfeden bir sergiye ev sahipliği yapıyor. “Hello Materials” adlı sergide büyük şirketlerin de eko-materyaller konusundaki çabalarını yakından görüyorsunuz. Neler yok ki bu sergide? Havayı temizleyen jean pantolonlar, plastik yerine kullanılabilecek balık pulları, şekerden yapılma golf top ayağı… Yenilenebilir olmayan materyallerin kullanımını azaltmak isteyen araştırmacı ve şirketlerin yoğun ilgi gösterdiği sergide Coca Cola ve Puma gibi önemli markalar da yer alıyor.
Ayrıntılar için:
Danışmanlık şirketi Deloitte geçtiğimiz günlerde 65 şirketin sürdürülebilir olma yolundaki çabalarını değerlendiren ve derecelendiren bir rapor yayımladı. 2012 Zero Impact Growth Monitor adlı araştırmaya göre, değerlendirmeye alınan şirketlerin %20’si çevreye “sıfır etki”li (zero impact) olabilme yolunda henüz deneyimleme aşamasında yer almakta ve sürdürülebilirlik ile ilgili pek çok konuyu ele almaya başlamış durumda.
Raporda derecelendirilen firmaların %70’i ise sıfır etkili olma yolunda yalnızca bir “teşebbüs” yaklaşımı benimsemiş. Bu şirketler sürdürülebilirlik hedeflerine dair vizyonlarını belirlemiş olsalar da uzun vadede bütünsel bir yaklaşımdan yoksunlar.
Rapor yalnızca Puma, Nike, Nestle, Natura, Unilever ve Ricoh’nun sıfır etki yaratma noktasında bir ekosistem anlayışı geliştirdiğine dikkat çekti. Buna göre bu şirketler sahiden sürdürülebilir olma yolunda benimsedikleri uzun vadeli stratejik vizyonları çerçevesinde politikalar hazırladılar. Ayrıca bütün ortaklarını ve tedarikçilerini de kapsayacak biçimde sürdürülebilir bir iş ekosistemi tesis etme sürecindeler.
Ayrıntılar için:
http://www.greenbiz.com/news/2012/08/03/nike-nestle-sustainability-strategy
Hindistan’da TATA gibi aile şirketleri vatandaşların kalbinde ve zihninde kolay kolay değiştirilemeyecek bir yere sahiptir. Bu şirketler okul gibi sosyal kurumlar inşa etmede çalınacak ilk kapı olarak düşünülürler ve benzer sosyal ihtiyaçları karşılamalarıyla ülkedeki faaliyetlerini güvence altına alacak izni almış olurlar.
Brezilya’da kurumsal sürdürülebilirlik iklim değişikliğine ve Amazon yağmur ormanlarının idaresine odaklanmış uluslararası kurumlardan fazlasıyla etkilenir. Amazon’un dışında ise ülke içindeki dikkat rekabet edebilir bir Brezilya iş gücü yaratabilmek gibi sosyal konulara verilir.
“Dünyanın fabrikası” olmaya devam eden Çin’de de kurumsal sosyal sorumluluğun merkezinde geleneksel olarak, çok uluslu markaların belirlediği kurumsal davranış kurallarıyla uyum içinde olmak yer alır. Ancak, özellikle temiz teknolojide sürdürülebilir yatırımların Çin’deki kurumsal sosyal sorumluluk pastasında gittikçe artan bir payı vardır.
Son 20 yılda kurumsal sürdürülebilirlik çoğunlukla Batı’daki kurum ve kişilerce tanımlanmış olsa da ekonomik dengede yaşanan küresel değişimle birlikte Brezilya, Hindistan ve Çin gibi ülkeler sürdürülebilirliğin kapsamını yeniden tanımlamakta. Gelişen bu pazarların jenerasyonumuzun en temel iktisadi, çevresel ve sosyal sorunlarıyla karşı karşıya kalması, bu ülkeleri dünyamızı uzun yıllar şekillendirecek sürdürülebilirlik çözümleri için laboratuvarlar haline getirmektedir. Söz konusu ülkeler dünya sahnesinde Tianjin’deki Dünya Ekonomik Forumu, Brezilya’daki Rio+20 gibi etkinliklerle daha iyi tanındıkça da daha çok şirket sürdürülebilirlik sorunlarının bu bölgelerde nasıl önceliklendirildiğine ve çözüldüğüne dair ayrımlara varmaya başlamaktadır.
Ayrıntılar için:
http://www.greenbiz.com/blog/2012/07/20/how-brazil-china-india-redefining-sustainability?page=0%2C0
Yiyecek ve içecek devi Nestlé toplamdaki su kullanımını artırsa da su yoğunluğunu ürün tonu başına yaklaşık %2 azalttı. Şirketin Salı günü yayınlanan sürdürülebilirlik raporuna göre şirket, atık depolama sahalarına yolladığı atıkların %80’ini hayvan yemi, gübre üretimi ve geri dönüşüm amacıyla kullandı.
Lean Cuisine ve Nesquik gibi iyi tanınmış markaların arkasındaki İsviçreli şirket 2008 yılından bu yana sera gazı emisyonlarını da %38 oranında azaltmıştı.
Ancak Nestlé son yayınladığı raporda, 2011 yılında sera gazı emisyonu salınımında %3.1 oranında artış olduğunu bildirdi. Şirket üretilen her bir ton ürün açısından bakıldığında, yine de emisyon oranında %7 gibi bir düşüş görüldüğünü belirtti.
Ayrıntılar için:
http://www.greenbiz.com/blog/2012/05/30/nestle-cuts-landfill-waste-but-grows-emissions-and-water-use
EIRIS araştırma şirketi tarafından yapılan bir araştırmada Puma’nın dünyanın en büyük sürdürülebilir şirketi olduğu ortaya çıktı. Haziran ayındaki Rio+20 Zirvesi öncesi 50 şirketi çevresel, sosyal ve yönetişimsel ölçütlere göre değerlendiren EIRIS’in hazırladığı listede Apple, Google ve Walmart gibi şirketler sonlara yakın basamaklarda yer aldı.
EIRIS, İngiliz şirketlerinin dünyanın geri kalanındaki şirketlere kıyasla sürdürülebilirlik konusunda daha iyi bir performans gösterdiğini açıkladı. Araştırma kapsamında değerlendirilen İngiliz şirketlerinin yarısı en yüksek puan olan A puanını almaya hak kazanırken Avrupa’daki şirketlerin %12’si, ABD’deki şirketlerin %2’si, Asya’daki şirketlerinse sadece %1’i bu sonucu elde edebildi.
Ayrıntılar için:
http://www.businessgreen.com/bg/news/2171768/puma-leaves-apple-sprint-sustainability-rankings
Gün geçtikçe daha çok sayıda şirket ve kuruluşun sürdürülebilirliği yalnızca halka ilişkiler adına geliştirilmiş bir fikir olmaktan çok rekabet için gerekli gördüğüne bir işaret daha. BT hizmetleri şirketi Rackspace tarafından yapılan araştırmada katılımcıların dörtte üçünün kararsız kaldıklarında sürdürülebilirliğin, hizmet sağlayıcısını rakiplerine göre avantajlı konuma getirdiğine inandığı belirlendi.
Daha da ilginç olanı katılımcıların üçte birinden azı, maliyetin yeşil seçeneklerin önüne geçtiğini söyledi. Genel olarak ise ABD’li katılımcıların %72’si, uluslararası katılımcıların %80’i “daha yeşil olan daha iyidir” şeklinde hissettiğini ifade etti.
Ayrıntılar için:
Dubai, CO2 ve sera gazı emisyonlarını azaltmak için bir strateji geliştirmenin yanı sıra en sonunda bu emisyonları çığır açacak bir karbon ticaret sistemi ile paraya çevirmek için bir yol haritası hazırlayacak.
Bu yıl fosil yakıtlara verdiği devlet desteğini kesen Dubai yeni uygulamaya başladığı katı bina standartları ile de uzun vadede sürdürülebilir çözümlere yönelmiş görünüyor.
Orta Doğu bu yıl Aralık ayında uluslararası iklim müzakerelerine ev sahipliği yapacak. Karbon yakalama ile ilgili sınırlamaları ve kuralları genişletme yönünde gösterdiği ilgi göz önüne alındığında bölgenin Katar’da yapılacak müzakerelerde kilit bir rol oynayacağı düşünülüyor.
Ayrıntılar için:
http://www.greenprophet.com/2012/02/first-middle-east-carbon-market-dubai/
Yapılan bir araştırmaya göre gün geçtikçe daha çok sayıda Singapurlu iklim değişikliğine dikkat etme çağrılarına kulak veriyor ve bölgedeki finans kurumları da artık onların bu hislerine benzer hisler taşıyor.
Dünya Bankası’nın yatırım kolu Uluslararası Finans Kurumu’nun (IFC) yaptırdığı araştırma bankacılık sektörünün sürdürülebilirliği benimsediğini ve bankaların tüketicilerin çağrısına cevap verdiğini gösterdi. Araştırmada bankaların yeşile doğru dönüşüme teşvik etme çalışmaları sırasında topluluklar ve paydaşlarla işbirliği yaptığı da görüldü.
Konuyla ilgili açıklama yapan IFC Doğu Asya Pasifik Direktörü Sergio Pimenta şunları söyledi: “Bence gelişen pek çok piyasada sürdürülebilirlik yolunda çok ilginç çalışmaları olan çok sayıda banka vardı. Ama şimdi bu durum gittikçe yaygınlaşıyor, bu nedenle de neredeyse her banka sürdürülebilirlik finansmanını benimsiyor. Örnekse Çin’de şu anda yeşil kredi politikaları dediğimiz politikaları teşvik etme konusunda hükümetle birlikte çalışıyoruz. Böylece bankalar kredi verirken vadelerde çevresel ve sosyal yönergelere uyum sağlamak zorunda olacaklar.”
Ayrıntılar için:
http://www.channelnewsasia.com/stories/singaporebusinessnews/view/1182016/1/.html