Hindistan’da TATA gibi aile şirketleri vatandaşların kalbinde ve zihninde kolay kolay değiştirilemeyecek bir yere sahiptir. Bu şirketler okul gibi sosyal kurumlar inşa etmede çalınacak ilk kapı olarak düşünülürler ve benzer sosyal ihtiyaçları karşılamalarıyla ülkedeki faaliyetlerini güvence altına alacak izni almış olurlar.
Brezilya’da kurumsal sürdürülebilirlik iklim değişikliğine ve Amazon yağmur ormanlarının idaresine odaklanmış uluslararası kurumlardan fazlasıyla etkilenir. Amazon’un dışında ise ülke içindeki dikkat rekabet edebilir bir Brezilya iş gücü yaratabilmek gibi sosyal konulara verilir.
“Dünyanın fabrikası” olmaya devam eden Çin’de de kurumsal sosyal sorumluluğun merkezinde geleneksel olarak, çok uluslu markaların belirlediği kurumsal davranış kurallarıyla uyum içinde olmak yer alır. Ancak, özellikle temiz teknolojide sürdürülebilir yatırımların Çin’deki kurumsal sosyal sorumluluk pastasında gittikçe artan bir payı vardır.
Son 20 yılda kurumsal sürdürülebilirlik çoğunlukla Batı’daki kurum ve kişilerce tanımlanmış olsa da ekonomik dengede yaşanan küresel değişimle birlikte Brezilya, Hindistan ve Çin gibi ülkeler sürdürülebilirliğin kapsamını yeniden tanımlamakta. Gelişen bu pazarların jenerasyonumuzun en temel iktisadi, çevresel ve sosyal sorunlarıyla karşı karşıya kalması, bu ülkeleri dünyamızı uzun yıllar şekillendirecek sürdürülebilirlik çözümleri için laboratuvarlar haline getirmektedir. Söz konusu ülkeler dünya sahnesinde Tianjin’deki Dünya Ekonomik Forumu, Brezilya’daki Rio+20 gibi etkinliklerle daha iyi tanındıkça da daha çok şirket sürdürülebilirlik sorunlarının bu bölgelerde nasıl önceliklendirildiğine ve çözüldüğüne dair ayrımlara varmaya başlamaktadır.
Ayrıntılar için:
http://www.greenbiz.com/blog/2012/07/20/how-brazil-china-india-redefining-sustainability?page=0%2C0