Dünyada en fazla karbon salınımı yapan ülke durumundaki Çin, yenilenebilir enerjiden üretilen elektrik için bu yıl 1,4 milyar dolar (8,6 milyar yuan) sübvansiyon sağlayacak.
Maliye Bakanlığı’nın merkezi hükümetin websitesinde yayınladığı bildiriye göre bölgesel mali yetkililer bu fonları eyaletlere ve bağımsız enerji şebekesi şirketlerine tahsis edecek. Hükümet 5,9 milyar yuan rüzgâr enerjisine, 2 milyar yuan biyokütle enerjisi projelerine yardımda bulunacak. Geri kalan destek ise güneş enerjisi çiftliklerine sağlanacak.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip Çin, 2015 yılına kadar güneş, rüzgâr ve biyokütleden elde ettiği enerjiyi kullanarak beş yıllık planında yer alan GDP birimi başına %17 oranında karbon emisyonlarını azaltma hedefini yakalamayı amaçlıyor.
Ayrıntılar için:
Dünyanın en fazla karbondioksit salınımı yapan ülkesi Çin, kendi emisyon ticaret sisteminin geliştirilmesi gibi projeler yardımıyla seragazı salınımını azaltmak için AB ile bir anlaşma imzaladı. Bilindiği üzere Avrupa Komisyonu, AB ETS’nin daha da geliştirilmesi yönünde yürüttüğü çalışmaların bir parçası olarak öteki emisyon ticaret sistemleriyle de ortaklık kurmak istiyor. Komisyon, geçen ay da AB ETS’yi 2018’e kadar Avustralya’nın emisyon ticaret sistemi ile bağlantılandırma kararı almıştı.
Söz konusu anlaşmaya göre AB dört yıl içerisinde Çin’deki üç karbon azaltma projesine 25 milyon euro ve teknik yardım sağlayacak. Çin’deki emisyon ticaret sisteminin dizayn edilmesi ve uygulanması için yardım edilmesinin yanı sıra öteki projelerle de Çin’deki şehirlerin kaynak verimliliğinin olmasına, su ve ağır metal kirliliğinin azaltılmasına ve sürdürülebilir atık yönetimi politikalarının hayata geçirilmesine destek verilecek.
Ayrıntılar için:
Hindistan’da TATA gibi aile şirketleri vatandaşların kalbinde ve zihninde kolay kolay değiştirilemeyecek bir yere sahiptir. Bu şirketler okul gibi sosyal kurumlar inşa etmede çalınacak ilk kapı olarak düşünülürler ve benzer sosyal ihtiyaçları karşılamalarıyla ülkedeki faaliyetlerini güvence altına alacak izni almış olurlar.
Brezilya’da kurumsal sürdürülebilirlik iklim değişikliğine ve Amazon yağmur ormanlarının idaresine odaklanmış uluslararası kurumlardan fazlasıyla etkilenir. Amazon’un dışında ise ülke içindeki dikkat rekabet edebilir bir Brezilya iş gücü yaratabilmek gibi sosyal konulara verilir.
“Dünyanın fabrikası” olmaya devam eden Çin’de de kurumsal sosyal sorumluluğun merkezinde geleneksel olarak, çok uluslu markaların belirlediği kurumsal davranış kurallarıyla uyum içinde olmak yer alır. Ancak, özellikle temiz teknolojide sürdürülebilir yatırımların Çin’deki kurumsal sosyal sorumluluk pastasında gittikçe artan bir payı vardır.
Son 20 yılda kurumsal sürdürülebilirlik çoğunlukla Batı’daki kurum ve kişilerce tanımlanmış olsa da ekonomik dengede yaşanan küresel değişimle birlikte Brezilya, Hindistan ve Çin gibi ülkeler sürdürülebilirliğin kapsamını yeniden tanımlamakta. Gelişen bu pazarların jenerasyonumuzun en temel iktisadi, çevresel ve sosyal sorunlarıyla karşı karşıya kalması, bu ülkeleri dünyamızı uzun yıllar şekillendirecek sürdürülebilirlik çözümleri için laboratuvarlar haline getirmektedir. Söz konusu ülkeler dünya sahnesinde Tianjin’deki Dünya Ekonomik Forumu, Brezilya’daki Rio+20 gibi etkinliklerle daha iyi tanındıkça da daha çok şirket sürdürülebilirlik sorunlarının bu bölgelerde nasıl önceliklendirildiğine ve çözüldüğüne dair ayrımlara varmaya başlamaktadır.
Ayrıntılar için:
http://www.greenbiz.com/blog/2012/07/20/how-brazil-china-india-redefining-sustainability?page=0%2C0
2011 yılının sonunda Çin’de kentlerde yaşayan kişi sayısı 690.79 milyona çıkarken kırsal bölgelerdeki nüfus 656.56 milyona düştü. Böylelikle ilk defa Çin’in kentsel nüfusu kırsal nüfusunu geride bırakmış oldu. Ne var ki, Çin’deki kentsel nüfus arttıkça çevre kirliliği, trafik keşmekeşi, yüksek enerji tüketimi, büyük oranlarda karbon emisyonu salınımı gibi farklı sorunlar da ortaya çıkıyor.
Çin yönetiminin yeşil kentleşmeyi öngörmesine ve bu yönde artan taleplere karşılık dünyanın dev holdingleri de sürdürülebilir bir kalkınma için kendi çözüm önerilerini paylaşıyor. Örnekse Caterpillar Foundation, Çin’de sürdürülebilir ve yaşanabilir şehirlerin yaratılma hızını artırması için Şubat ayında Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne beş yılı kapsayacak bir programla 12.5 milyon dolar fon sağladı, bilişim devi IBM “Smarter Cities Challenge” projesini hayata geçirdi. Siemens de kentsel altyapı için kapsamlı bir portföy hazırlamış durumda.
Ayrıntılar için:
http://www.bjreview.com.cn/business/txt/2012-06/11/content_458645.htm
Guardian gazetesinin haberine göre Çin, bu yıl temiz teknolojiye (enerji verimliliği ve enerjinin muhafaza edilmesi, temiz enerji ve emisyon miktarının azaltılması) 27 milyar dolar harcayacak. Ülkenin maliye bakanlığı da bu yatırımla enerji tasarrufu yapan ürünleri, güneş ve rüzgâr enerjisini teşvik etmenin yanı sıra yenilenebilir enerji ve hibrit araçların gelişimini hızlandırmayı hedeflediklerini belirtti. Açıklama Uluslararası Enerji Ajansı’nın yayınladığı raporun hemen ardından yapıldı. Söz konusu rapor, Çin’de yaşanan süratli büyümenin yıllık CO2 miktarının rekor düzeyde artması ve endişe verici boyutlara ulaşmasında etkili olduğu sonucuna varmıştı. Yine rapora göre tüm bunlara rağmen Çin’in karbon yoğunluğu 2005-2011 yılları arasında temiz teknolojiye yapılan muazzam yatırımların etkisiyle %15 azaldı.
Ayrıntılar için:
http://www.kleanindustries.com/s/environmental_market_Industry_news.asp?ReportID=527002
Çin Ticaret Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, ABD’nin beş eyalette yenilenebilir enerjiye sağladığı sübvansiyonların serbest ticaret yasalarını çiğnediğini belirtti.
Bakanlık Kaliforniya, New Jersey, Massachusetts ve Ohio eyaletlerinde rüzgâr ile güneş enerjisini destekleyen programları tespit ettiklerini ve ilk bulgulara göre bu programların Dünya Ticaret Örgütü politikalarını ve ticaret anlaşmalarını ihlal ettiğini açıkladı.
Geçtiğimiz hafta da ABD Ticaret Bakanlığı Çin’de üretilen güneş pillerine %250’ye varan gümrük vergisi koymuştu.
Ayrıntılar için:
Hazır kırk yıldan uzun bir süredir ilk defa Japonya’da nükleer enerji üretilmiyorken, Çinli güneş enerjisi üreticileri dünyanın en büyük üçüncü ekonomisine yeni iş fırsatları için göz dikmiş durumda.
Çin resmi haber ajansı Xinhua’nın haberine göre Japonya’nın 54 nükleer santralinden sonuncusu olan Tomari de Pazar günü zorunlu bakıma alınmadan çok önce, Çin merkezli en az beş solar paneli üreticisi Japonya’da ofis açmıştı.
ABD’nin antisübvansiyon ve antidamping soruşturmalarıyla karşı karşıya kalan Çin şu an dünyanın en büyük solar paneli üreticisi. Çin’de imal edilen solar panellerin %90’ından fazlası ihracat amaçlı üretiliyor.
Ayrıntılar için:
Çarşamba günü Pew Charitable Trusts tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre ABD geçtiğimiz yıl yaptığı 48 milyar dolar yatırımla temiz enerji yarışında liderliği yeniden ele geçirdi. Çin 2009 yılından bu yana temiz enerjiye en fazla yatırım yapan ülkeydi.
Araştırmada ABD’deki özel yatırımlarda 2010 yılına kıyasla %42 artış görüldüğü belirlendi. Böylece Washington risk sermayesi ve ar-ge nakdinde dünya genelindeki liderliğini korudu.
Sıralamada ikinci sıraya düşen Çin ise geçtiğimiz yıl temiz enerji sektörüne 45.5 milyar dolar yatırım yaptı. 2010 yılına göre yatırımlarını %1 artıran Çin, rüzgâr enerjisi yatırımlarında ve solar ürünleri üretiminde küresel liderliğini korudu.
Uzmanlara göre ABD ile Çin arasındaki en önemli fark yatırımı çekme şekillerinden kaynaklanıyor. Çin, yatırımcılara güven veren somut yeşil enerji politikalarıyla ABD ise sunduğu vergi indirimleriyle yatırımcıları cezp ediyor.
G20 ülkelerindeki temiz enerji yatırımları üzerine hazırlanan Pew Raporu Almanya, İtalya, İngiltere ve Hindistan’ın da özel yatırımları çekmekte en başarılı ülkeler arasında olduğu sonucuna ulaştı.
Ayrıntılar için:
http://news.yahoo.com/us-grabs-lead-over-china-clean-energy-race-231942326.html
Uluslararası Enerji Ajansı’nın açıkladığı verilere göre Sahraaltı Afrika ülkelerine geçtiğimiz yıl 15.6 milyar dolar kalkınma yardımı yapılırken bu ülkelerin petrol ithal etmek için yaptığı masraf 18 milyar dolar oldu. Yurtdışından fakir ülkelere yapılan kalkınma yardımları son yıllarda artış gösterse de söz konusu ülkeler enerji ithalatı için çok fazla para harcadığından kalkınma anlamında neredeyse hiçbir ilerleme sağlanamadı.
Verileri değerlendiren Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Fatih Birol, “Petrol fiyatları muhtemelen yüksek kalmaya devam edeceğinden gelişmekte olan ülkelerin temiz, yenilenebilir enerjiye geçmesi gerekmekte” dedi. Birol, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve ülkelerin öz kaynaklarının kullanılmasıyla ithalat masraflarının azalacağını belirtti.
Ne var ki Çin ve Hindistan gibi hızla gelişen ülkeler rüzgâr ve güneş enerjisinde süratle yol alırken Afrika’ya çok az yatırım yapılıyor. Bu durum yenilenebilir enerji kaynaklarının yetersiz olmasından kaynaklanmıyor, bilakis özel sektör kıtayı daha riskli gördüğünden yatırım yapmaktan çekiniyor. BM’nin Temiz Kalkınma Mekanizması projelerinde de aslan payı Çin’in. Çin’in ardından ise Hindistan ve öteki gelişen büyük ekonomiler geliyor.
Ayrıntılar için:
http://mg.co.za/article/2012-04-05-clean-energy-crucial-for-poor-countries/