Spor salonlarında spor yapmaktan nefret edenlerin göbek eritmek için çevresel bir nedeni de var artık: Elektrik üretmek.
The Great Outdoor Gym Company tarafından İngiltere’nin Hull şehrinde kurulan açıkhava spor salonu insan enerjisini kullanılabilir enerjiye dönüştürüyor.
Eliptik bisikletler ve egzersiz bisikletlerini kullanan spor salonu ziyaretçilerinden elde edilen enerji ile spor salonundaki LED aydınlatması sağlanıyor. Şirketin Yaratıcı Direktörü Georgie Delaney BusinessGreen’e yaptığı açıklamada önümüzdeki beş yıl içinde bu spor salonlarından her yıl 100 tane açmayı planladıklarını belirtti. Her bir spor salonundan hemen hemen 5,000 kişinin yararlandığı düşünüldüğünde Delaney’e göre yaklaşık 2,5 milyon kişi bir yandan sağlıklı bir görünüme kavuşurken bir yandan da yenilenebilir enerji üretebilecek.
Ayrıntılar için:
http://www.businessgreen.com/bg/news/2171948/green-gyms-tap-power-people
Gün geçtikçe daha çok sayıda şirket ve kuruluşun sürdürülebilirliği yalnızca halka ilişkiler adına geliştirilmiş bir fikir olmaktan çok rekabet için gerekli gördüğüne bir işaret daha. BT hizmetleri şirketi Rackspace tarafından yapılan araştırmada katılımcıların dörtte üçünün kararsız kaldıklarında sürdürülebilirliğin, hizmet sağlayıcısını rakiplerine göre avantajlı konuma getirdiğine inandığı belirlendi.
Daha da ilginç olanı katılımcıların üçte birinden azı, maliyetin yeşil seçeneklerin önüne geçtiğini söyledi. Genel olarak ise ABD’li katılımcıların %72’si, uluslararası katılımcıların %80’i “daha yeşil olan daha iyidir” şeklinde hissettiğini ifade etti.
Ayrıntılar için:
AB karbon ticaret sistemi sera gazı emisyonlarını azaltmak için kurulmuş olmasına rağmen bu doğrultuda kullandığı mekanizmalardan biri emisyonların artmasına hizmet etmiş olabilir.
Söz konusu mekanizma yeterince müphem görülmüş olmalı ki AB de 2013 yılı Mayıs ayından itibaren bu uygulamayı ticaret sisteminden men etmeye karar verdi. Ancak dünyanın en büyük enerji ve kimyasal şirketlerinden bazıları sistemin bu tartışmalı mekanizmasına başvurmayı bir kenara bırakmak yerine emisyonlarını bu şekilde ofset etmeye devam ediyor, ya da yasaklama yürürlüğe girene kadar bu seçeneği de hazırda tutuyor.
Bu da açıkça gösteriyor ki iş AB’de sera gazlarını azaltmaya gelince çevreye karşı sorumluluk taşıyan bir şirket olmak masraftan kısmak kadar önem arz etmiyor. Tasarruf edilen miktarsa şirketlerin standartlarına göre komik. Dow Chemical, ConocoPhillips, Chevron, BP ve Statoil’in geçtiğimiz yıl toplamda elde ettiği kar 53 milyar dolar iken bu şirketlerin tartışmalı programa devamlı başvurmalarıyla ettikleri tasarruf 24 milyon dolar.
Tartışmalı programa gelince, AB’nin iklim değişikliği mevzuatı enerji santralleri, işleme tesisleri ve ABD’ye bağlı tali şirketlerin sera gazı sınırlamalarına uymasını şart koşuyor.
Şirketler emisyonlarını yeşil teknolojilere yatırım yaparak ya da herkesin karbon kredileri olarak bildiği CER’leri (karbon emisyonları azaltma sertifikaları) satın alarak ofset edebiliyor. AB ETS’nin yapısından dolayı emisyonlarını ofset etmek şirketlere salınımlarını azaltmaktan genellikle ucuz geliyor.
Bunun sonucunda da CER’lere muazzam bir talep oluyor. Kyoto Protokolü ile kurulan CER mekanizması için BM, gelişmekte olan ülkelerdeki iklim değişikliğinin etkilerini azaltma projelerini desteklemek amacıyla denetleyici görevini üstlenmiş durumda. Çoğunlukla Çin’de bulunan birkaç endüstriyel gaz üreticisi de fluoroform ya da HFC-23 olarak bilinen potansiyel bir sera gazını yakalamaya ve yok etmeye kendilerini adamış haldeler. Bu gaz yangın söndürücülerden tutun yarı iletken sanayisindeki plazmalı dağlama aygıtlarına kadar pek çok alette kullanılıyor.
İşte söz konusu HFC-23 kredileri kısa zamanda sektörün gözdesi haline geldi. 2009-2010 yıllarında Amerikalı şirketler 1 milyon HFC-23 kredisini CER başına ortalama 16 dolar’dan satın aldı. Bu şirketlerden Dow Chemical Co. HFC-23 kredilerinden en fazla satın alan şirket oldu ve bu kredileri Almanya, Hollanda, Belçika, İspanya ve Polonya’daki fabrikalarının emisyonlarını ofset etmekte kullandı. ConocoPhillips, Chevron ve Cabot Corp. da yine aynı şekilde bu şüpheli kredilerden önemli miktarda satın aldı. Bu şirketlerin AB’deki rakipleri Royal Dutch Shell, BP, Statoil, RWE, Enel-Endesa ve EDF de aynı kredileri kullanmaya başladı. 2009-2010 yıllarında bu 10 şirket sözünü ettiğimiz tartışmalı kredilerden toplamda 254 milyon dolar tasarruf etti. 2011 yılındaki tasarruf miktarını gösteren veriler ise henüz açıklanmadı.
İklim düşmanı CER’ları yasaklamaya karar veren AB’li düzenleyiciler ise sektör temsilcilerinin süreyi uzatmak için yaptıkları kulis çalışmalarının ardından 1 Mayıs 2013’e kadar söz konusu CER’lerin piyasada bulunmasına izin verdi. BM de verilecek CER’lerin sayısında azaltmaya gitti. Yine de yasak başlayana kadar 52 milyon tartışmalı CER’in satışı yapılabilecek.
52 milyon tartışmalı CER kredisinin tamamı satın alındığında AB’deki şirketler 24 milyon dolardan daha az tasarruf edecek. Ne diyelim, “yeşil” olmanın değeri bununla ölçülecekse şirketlerin yeşil olmaya çok da değer vermediği aşikâr.
Ayrıntılar için:
http://www.csmonitor.com/Business/2012/0423/Carbon-trading-Why-good-companies-embrace-bad-credits
Güney Kore hükümetinden alınan bilgiye göre Güney Kore ile İngiltere nükleer enerji, rüzgâr enerjisi ve yenilenebilir enerjinin farklı türleri ile ilgili teknoloji değişimi ve uzmanlık geliştirme konularında işbirliği yapacak.
Güney Kore Bilgi Ekonomisi Bakanlığı’nın yazılı olarak yaptığı açıklamada 27 Nisan’da iki ülkenin ilgili bakanlıkları arasında nükleer ve yenilenebilir enerji teknolojileri üzerine bir anlaşma imzalanacağı belirtildi. Kore Rüzgâr Enerjisi Sektör Birliği (The Korea Wind Energy Industry Association) de rüzgâr enerjisi ile ilgili olarak İngiltere Yenilenebilir Enerji Birliği ile benzer bir anlaşmaya imza atacak.
Ayrıntılar için:
Macaristan merkezli enerji şirketi Mol, Bloomberg’e yaptığı yazılı açıklamada Nabucco doğal gaz boru hattı projesini çevreleyen belirsizlikleri “göz ardı etmenin zor” olduğunu belirtti.
Mol şirketinin endişelerini dile getirmesinin ardından şirketin de üyesi olduğu Nabucco boru hattı konsorsiyumu, Macaristan’ın projeden çekilmesine dair bir işaret bulunmadığı açıklamasını yaptı.
Ayrıntılar için:
Perşembe günü açıklanan bir rapora göre yakıt tedarikçilerinin ürünlerinin karbon yoğunluğunu raporlamasını gerektiren ve bilhassa katran kumunun çevreyi kirlettiği değerlendirmesini içeren AB yasa önerisi, araç sürücülerine varil başına yaklaşık 1 euro’ya mal olacak.
CE Delft, Carbon Matters ve Energy Research Center of the Netherlands tarafından hazırlanan rapor, AB’ye üye ülkelerin halihazırda yakıt verilerini raporladığını bu nedenle de yasa önerisinin fazladan bir çaba gerektirmeyeceği sonucuna vardı.
Raporda yakıt tedarikçilerinin varil başına 0.8-1,6 euro cent ile yakıtlarındaki sera gazı yoğunluğunu raporlayabileceği belirtildi.
Yasa tekliflerinin kısa vadede fiyatlara olan etkisi sınırlı olsa da dünya geleneksel olmayan petrole daha fazla bağımlı olmaya doğru yol alırken teklifler uzun vadedeki yatırım kararlarını etkileyebilir.
Raporda ayrıca, geleneksel olmayan petrol kullanımındaki artıştan dolayı yasanın fosil yakıtlardan kaynaklanan sera gazı emisyonlarının artmasını engelleyebileceği ve petrol tedarikçilerini bu emisyonlardan sorumlu hale getireceği yorumuna yer verildi.
Çevre aktivistleri 2009 yılında kabul edilen ve petrol şirketleri için taşıt yakıtlarından kaynaklanan sera gazı emisyonlarını 2020 yılına kadar %6 azaltma hedefini getiren Yakıt Kalitesi Direktifi’nin uygulanması için yoğun çaba harcıyor.
Ayrıntılar için:
http://www.reuters.com/article/2012/04/19/energy-tar-idUSL6E8FIFKK20120419
Apple, Greenpeace tarafından dile getirilen ve şirketin veri merkezlerinde temiz olmayan enerji kullanıldığı iddialarına dünyanın enerji verimliliği en yüksek veri merkezlerinin bazılarına sahip olduğunu açıklayarak cevap verdi.
Apple ayrıca önümüzdeki yıl ABD’de yalnızca yenilenebilir enerjiden güç alan yeni bir veri merkezi inşaatına başlayacağını belirtti.
Greenpeace dün Apple, Microsoft ve Amazon şirketlerini devasa veri merkezlerinde nükleer enerjiye ve kömüre aşırı bel bağlamakla suçlamıştı.
Greenpeace’in raporu ile ilgili olarak Microsoft ve Amazon şirketleri henüz bir yorum yapmadı.
Ayrıntılar için:
http://www.businessgreen.com/bg/news/2168529/apple-refutes-greenpeaces-dirty-datacentre-charge
AB Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso 2030 yılına kadar 500 milyon kişinin sürdürülebilir enerji hizmetlerine erişiminin sağlanması amacı doğrultusunda AB’nin planlarını paylaştı. Brüksel’deki AB enerji zirvesinde konuşan Barroso, BM’nin 2030 yılına kadar herkese sürdürülebilir enerji sağlama projesinin bir parçası olarak gelişmekte olan ülkelerdeki temiz enerji projelerine 50 milyon euro destek vereceklerini açıkladı.
Barroso ayrıca Haziran ayındaki Rio+20 zirvesi öncesinde gelişmekte olan ülkelere yapılacak yeni somut yatırımları desteklemek amacıyla AB’nin birkaç milyon euro daha destek seferber etmeye çalışacağını belirtti.
Ayrıntılar için:
Kuzey Akım (Nord Stream) konsorsiyumundan yapılan açıklamaya göre Baltık Denizi’nden geçecek doğal gaz boru hattı, kontrol sistemi testleri nedeniyle ay sonuna kadar kapalı kalacak.
Rusya, Kuzey Akım boru hattı ile doğal gazını Avrupa’ya iletme seçeneklerini çeşitlendirmeyi amaçlıyor. İki hattan oluşan Kuzey Akım boru hattı, Finlandiya Körfezi kıyılarından Baltık Denizi yoluyla Almanya’ya bağlanıyor.
Konsorsiyum iki boru hattının tek bir ağa dönüştürülmesi ile ilgili kontrol sistemi hazırlığı dolayısıyla “yoğun bir dönem”e girildiğini belirtti. İkinci hattın Haziran ayı sonuna kadar bitirilmesi bekleniyor.
Her iki hat da tamamıyla faal olduğunda en az 50 yıl boyunca her yıl 1.9 trilyon ayak küp Rus gazı Avrupalı tüketicilere ulaştırılacak.
Ayrıntılar için:
Çarşamba günü Pew Charitable Trusts tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre ABD geçtiğimiz yıl yaptığı 48 milyar dolar yatırımla temiz enerji yarışında liderliği yeniden ele geçirdi. Çin 2009 yılından bu yana temiz enerjiye en fazla yatırım yapan ülkeydi.
Araştırmada ABD’deki özel yatırımlarda 2010 yılına kıyasla %42 artış görüldüğü belirlendi. Böylece Washington risk sermayesi ve ar-ge nakdinde dünya genelindeki liderliğini korudu.
Sıralamada ikinci sıraya düşen Çin ise geçtiğimiz yıl temiz enerji sektörüne 45.5 milyar dolar yatırım yaptı. 2010 yılına göre yatırımlarını %1 artıran Çin, rüzgâr enerjisi yatırımlarında ve solar ürünleri üretiminde küresel liderliğini korudu.
Uzmanlara göre ABD ile Çin arasındaki en önemli fark yatırımı çekme şekillerinden kaynaklanıyor. Çin, yatırımcılara güven veren somut yeşil enerji politikalarıyla ABD ise sunduğu vergi indirimleriyle yatırımcıları cezp ediyor.
G20 ülkelerindeki temiz enerji yatırımları üzerine hazırlanan Pew Raporu Almanya, İtalya, İngiltere ve Hindistan’ın da özel yatırımları çekmekte en başarılı ülkeler arasında olduğu sonucuna ulaştı.
Ayrıntılar için:
http://news.yahoo.com/us-grabs-lead-over-china-clean-energy-race-231942326.html