Sektörün önde gelen araştırma şirketlerinden Point Carbon’un 2,500 şirketle yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, karbon emisyonlarının fiyatlandırılmasını öngören Avrupa sistemi gün geçtikçe daha çok kabul görüyor. Ayrıca sistem sayesinde, büyük enerji şirketlerinin çevreye verdiği zararda az bir miktar da olsa düşüş gözleniyor.
Araştırmaya katılan şirketlerin %59’u sistemin gerektirdiği gibi karbon emisyonlarını azalttığını söylerken, %9’luk bir kısım ise karbonun fiyatından ötürü emisyonlarını azaltmayı planladığını açıkladı.
Geçtiğimiz yıl karbon ticaretinin 123 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirten Point Carbon analistlerinden Endre Tvinnereim’e göre sistem, 2013 yılından itibaren emisyon salınımlarında gözle görülür bir düşüşe sebep olacak.
Ocak ayından yaşanan siber soygunun rağmen sisteme duyulan güvenin artması oldukça şaşırtıcı diyen Twinnereim, “AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin güvenilirliğini kaybettiği konuşuluyordu. Ancak bizim araştırmamız bunun tam tersinin yaşandığını ortaya koydu” dedi.
Ayrıntılar için:
Avustralya hükümeti Perşembe günü, çevreyi kirletenler için bir vergi koymayı önerdi. Ülkenin, seragazı emisyonlarını azaltmakta öteki ülkelerin gerisinde kalamayacağını savunan hükümet, 2012 yılının 1 Haziran tarihinden itibaren yürürlüğe koymayı planladığı vergi önerisi için Yeşil Parti ile bazı bağımsız parlamenterlerin desteğini almış durumda, ancak Senato’daki muhalif parlamenterler çevreyi kirletenlerin karbon gazı salmakta özgür bırakılması gerektiğini düşünüyorlar.
AB, Norveç, Yeni Zelanda ve bazı ABD eyaletleri de karbon emisyonlarını vergilendirmişti.
Dünyanın kişi başı en çok seragazı salınan ülkelerinden biri olan Avustralya, 2020 yılına kadar saldığı seragazı oranını, 2000 yılı oranlarının en az %5’i kadar aşağı çekmeyi vaat etmişti. Ancak bu ay hükümetin yayınladığı bir rapora göre salınan seragazı oranının 2020 yılına kadar, 2000 yılı seviyesinin %24’ü kadar bir artış göstermesi bekleniyor.
Ayrıntılar için:
http://asiancorrespondent.com/49014/australia-plans-carbon-tax-on-polluters-from-2012/
Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) konsorsiyumu Cuma günü yaptığı açıklamada, güney Avrupa piyasalarını geliştirmek için Hırvat Plinacro Ltd. ile mutabakat zaptı imzaladıklarını duyurdu. 520 kilometre uzunluğundaki TAP, Yunanistan ile Arnavutluk’tan Güney İtalya’ya kadar uzanacak.
Plinacro Ltd. Yönetim Kurulu Başkanı Jerko Jelic-Balta, üç yıl boyunca geçerli olacak mutabakatı bir devrim olarak nitelendirdi. Güney Koridoru (Southern Corridor), Avrupa’nın enerjideki Rus kontrolünü aşması için büyük önem taşıyor.
Ayrıntılar için:
Fransız enerji şirketi GDF Suez, Şili ile Fransız enerji yetkililerinin yenilenebilir ve alternatif enerji kaynakları üzerinde yoğunlaşacak bir grup kuracaklarını duyurdu. Ülkeler, nükleer ile hidroelektrik enerji alanlarında da teknoloji paylaşımında bulunacaklar.
Bu arada, GDF Suez şirketinin Şile’de faaliyet gösteren tabi kuruluşu, ülkenin kuzeyindeki en büyük enerji üreticisi ve pazarın yaklaşık yarısına hakim durumda.
Ayrıntılar için:
Birleşik Krallık ile Danimarka, AB üye ülkelerini daha iddialı emisyon azaltma hedefi belirlemeye çağırdı.
AB hükümetleri ancak, gelişmekte olan ülkeler için de bağlayıcı bir küresel iklim anlaşması imzalanması halinde emisyonlarını %30 oranında azaltabilecekleri konusunda anlaşmaya varmışlardı.
İngiliz Enerji ve İklim Bakanı Chris Huhne ile Danimarka İklim ve Enerji Bakanı Lykke Friis’in yayınladıkları ortak bildiride “Danimarka ile Birleşik Krallık, gelecekteki refahımızın yeşil büyümeyi teşvik etmek ve petrolün kancasından kurtulmaya bağlı olduğunda hem fikirdir. Daha fazla oranda daha hızlı karbonsuzlaşma, Avrupa’yı küresel düşük karbon yarışında öne taşıyacaktır. Ancak Danimarka ile Birleşik Krallık tek başına bu yarışı götüremez” ifadelerine yer verildi.
Danimarka Başbakanı Lars Lokke Rasmussen de daha önce yaptığı bir açıklamada, “AB’nin öteki ülkelerin benzer vaatler vermesini şart koşarak daha fazla emisyon azaltacağını söylemekten vazgeçmesinin zamanı gelmiştir” demişti.
Ayrıntılar için:
http://af.reuters.com/article/energyOilNews/idAFLDE71N21K20110224?pageNumber=2&virtualBrandChannel=0
NASA Çarşamba sabahı Glory adını verdiği yeni uydusunu uzaya yollayacak. Daha gelişmiş iklim modellerinin oluşturulması konusunda büyük önem taşıyan güneş ışığı ile atmosferik zerreleri ölçecek olan uydu, bilim insanlarının küresel ısınmanın etkileri hakkında daha doğru tahminlerde bulunmalarına da yardımcı olacak.
Glory programı bilim insanlarından Hal Maring’e göre, aerosol ile siyah karbon (black-carbon soot)’un doğrudan ve dolaylı etkileri, iklimi tahmin etme kapasitelerindeki en büyük belirsizliği teşkil etmekte.
Bugüne kadar pek çok bölgede aerosoller ve siyah karbonlara yönelik araştırmalar yapılmasına rağmen, hiçbiri küresel bir kapsayıcılıkta olmadı. Glory’nin proje bilim insanlarından Dr. Michael Mischchenko’ya göre bütün bu belirsizlik aerosolleri yeterince bilmemekten kaynaklanıyor.
Glory beş yıl sürmesi beklenen görevi sırasında bu belirsizliklerin azaltılmasını sağlayacak gerçek aerosol ölçümleri sunacak.
Ayrıntılar için:
http://www.csmonitor.com/Science/2011/0222/How-climate-change-models-could-get-better-thanks-to-NASA
Kuzey Atlantik’teki hava basıncındaki farklılıklardan dolayı İsveç’in Göteborg kentinde son iki kış çok soğuk geçti ve Göteborg’un havasında daha önce görülmemiş oranda nitrojen oksit olduğu belirlendi. Göteborg Üniversitesi’nin konu ile ilgili yaptığı bir çalışma iklim ile hava kirliliği arasındaki yakın ilişkiyi gözler önüne seriyor.
Çalışmanın ayrıntıları için:
BM’nin Temiz Kalkınma Mekanizması’ndan (CDM) sorumlu heyeti iki yıllık bir plan kabul etti. Yeni plan, karbon piyasasına erişimi kolaylaştırıp, sistemi görece küçük devletlere yakınlaştıracak.
10 üyeden oluşan CDM yönetim kurulu 59. toplantısını geçtiğimiz hafta düzenledi. Bir eylem planı üzerinde anlaşmaya varan üyeler 2012 yılı için hedeflerini; daha çok verimlilik, daha çok küresel erişim, daha çok şeffaflık, mekanizmanın daha etkili tanıtılması ile ofset süreçlerinde benimsenecek daha çok tarafsızlık, açıklık ve dürüstlük olarak belirledi.
Kurulun genişleme planında ise küçük ölçekli biyogaz jeneratörleri için geliştirilecek temeller ve kontrol yöntemleri ile 20 milyon Afrika projesini plana dahil etmek yer alıyor.
Kurulun yeni başkanı Martin Hession, “CDM’nin özellikle Afrika’daki kapsama alanını genişletmek için sıkı çalışıyoruz. Bu yeni yöntemimiz amacımıza ulaşmada bize çok yardımcı olacak” dedi.
Ayrıntılar için:
http://www.businessgreen.com/bg/news/2027875/cdm-board-promises-carbon-offset-outreach-programme
ABD’nin iklim baş müzakerecisi Todd Stern’e göre Aralık ayında gerçekleştirilecek iklim değişikliğiyle mücadele zirvesinde, gelişmekte olan ülkelerin isteksizliğinden dolayı yasal anlamda bağlayıcı bir anlaşmanın imzalanması ihtimali düşük.
Johannesburg’da habercilere konuşan Stern, “ABD; Çin, Hindistan, Brezilya, Güney Afrika ve Endonezya gibi önemli oyuncuları da bağlayacak bir anlaşmanın imzalanması halinde yasal bir anlaşmadan son derece memnun olacaktır” dedi.
11 Aralık’ta Cancun’da mutabakat sağlanan plana göre oluşturulacak bir iklim fonuyla, gelişmekte olan ülkelere 2020 yılına kadar yaklaşık 100 milyar dolar yardım aktarılacak. Aynı zirvede seragazı indirimine dair Kyoto Anlaşması’ndan farklı olarak yeni bir hedef belirlenmemişti.
“Durban Zirvesi daha önceki anlaşmaları sağlamlaştırma yolunda olacaktır” diyen Stern, “Şimdi, prensipte vardığımız anlaşmayı gerçek bir anlaşmaya dönüştürmenin zamanıdır” diye konuştu.
Ayrıntılar için:
İtalyan TCEI şirketi, çalınan 267,991 karbon izni için AB’ye dava açtı. Pazartesi günü görülecek davada AB yetkililerinden, çalınan izinleri elinde bulunduran şirketlerin isimlerini açıklamaları talep edilecek.
TCEI’nin Belçika’daki işlerini yürüten Arnauts Solicitors’dan Laurent Arnauts pointcarbon.com web sitesine yaptığı açıklamada “İzinlerin çalındığı ortada, ancak izinlerin nerede olduğunu bilmiyoruz. Asıl amacımız izinlerimizi geri almak” diye konuştu. Bu arada belirtmekte yarar var, AB davayı kazanacağından emin.
Ayrıntılar için:
http://www.guardian.co.uk/business/2011/feb/20/carbon-emissions-trading-market-eu