Posts Tagged ‘EU’

Türkiye, Rusya’nın gaz planını onayladı

Rusya Çarşamba günü Türkiye’den aldığı onay ile birlikte, Avrupa’nın Rus doğalgazına olan bağımlılığını artıracak Güney Akım projesinin önündeki son büyük engeli de kaldırmış oldu.

Rusya ile AB arasında rakip boruhatları üzerine bir süredir devam eden çekişmeyi daha da sertleştiren bu gelişme Ukrayna’nın da kendi boruhattı sisteminin kontrolünü Rusya’ya vermesi yönündeki baskıyı artırdı.

Projenin ana hissedarı olan ve Avrupa’ya verilen gazın büyük kısmını tedarik eden Gazprom’da konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada, Türkiye’nin onayının Güney Akım projesinin planlandığı şekilde 2015 sonuna kadar hayata geçirilecek olması anlamına geldiği belirtildi.

Bir Avrupa Komisyonu sözcüsü ise Güney Akım anlaşmasının sonuca fazla bir etkisi olmayacağını ve “mevcut çerçeve ile yükümlülükleri etkilemeyeceğini” ifade etti. AB yetkilileri Güney Akım’ın Nabucco gibi proje aşamasına gelmediği fikrinde.

Güney Akım projesi üzerine anlaşmaya varıldığı haberi, Azerbaycan ile bazı Orta Asya ülkelerinden Avrupa’ya doğalgaz taşınmasını öngören Nabucco projesinin güçlüklerle karşı karşıya bulunduğu bir zamanda geldi. AB, projeyi birliğin Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak için öne sürmüştü. Ne var ki Azerbaycan da geçtiğimiz günlerde Türkiye’den geçecek ve Nabucco’nun güzergahına paralel olacak kendi boruhattını inşa etmeyi planladığını açıkladı.

Ayrıntılar için:

http://online.wsj.com/article/SB10001424052970204632204577126220469891132.html

Durban İklim Değişikliği Konferansı karman çorman bir şekilde başladı

17. Taraflar Konferansı zirvesi, gelişmiş ülkelerin saldıkları karbondioksit emisyonlarına yasal sınırlar getiren ve önümüzdeki yılın sonunda geçerliliği sona eren Kyoto Protokolü’nün ikinci aşaması için anlaşmaya varmaları yolunda son şansları.

Zirvenin açılış oturumunda konuşan UNFCCC sekreteri Christiana Figueres bütün tarafları esnek olmaya çağırdı. 194 ülkenin katılacağı ve 12 gün sürecek görüşmelere başkanlık yapacak Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanı Maite Nkoana-Mashabane de çoğunluğu Afrika’da yer alan dünyanın en fakir ülkelerinin en fazla da onları etkileyen küresel ısınmanın yıkıcı etkilerinden korunmaları için acil eyleme muhtaç olduklarını söyledi. Maite Nkoana-Mashabane, “Durban’da  tek bir amaç için bulunuyoruz, o da gelecek nesillere güvenli bir gelecek garanti edecek ortak bir çözüm bulmaktır” dedi.

Ne var ki, zirve başladıktan sonraki birkaç saat içinde büyük oyuncuların çoğu pozisyonlarını müzakere etmedeki isteksizliklerini belli etti.

AB, Kyoto’yu yeniden canlandırmak yolunda olumlu bir misyon üstlendi ve ikinci aşama için imza atacağını açıkladı. Ancak dünyanın en fazla kirliliğe yol açan iki ülkesi olan ABD ve Çin’in de yasal olarak bağlayıcı emisyon azaltımlarına 2015’ten önce mutabık olmasını şart koştu.

ABD, Çin’in de böyle bir anlaşmaya imza atmasının kendi katılımı için “temel gereklilik” olduğunu belirtirken yine de imza atmasının garanti olmadığını söyledi.

Bu arada Çin ve gelişmekte olan ülkelerden oluşan G77, gelişmiş ülkelerin kendi aralarında başka bir anlaşmaya varmadan önce Kyoto Anlaşması’nın ikinci safhası için imza atmaları yolunda ısrarcı olacaklarını açıkladı.

Kanada halihazırda Kyoto Protokolü’nün süresinin uzatılmasını kabul etmeyeceğini açıklamıştı, dün de asıl anlaşmanın süresi dolmadan anlaşmadan çekilebileceği ihtimali ortaya çıktı. Ülkenin ulusal yayın kuruluşu, Kanada’nın önümüzdeki ay protokolden çekileceğini duyuracağını belirtti.

Zirvede tek bir ağızdan konuşan AB’nin içinde de Birleşik Krallık’ın Kanada’nın bataklıklardan petrol çıkarılması için hazırladığı tartışmalı plana destek verdiğini ortaya çıkaran raporun ardından çatlak sesler çıkmaya başladı. AB seragazı seviyelerinden ötürü bu plana karşı olduğunu net bir şekilde ifade etmişti.

Ayrıntılar için:

http://www.telegraph.co.uk/earth/environment/climatechange/8921491/Durban-Climate-Change-Conference-2011-opens-in-disarray.html

Mercedes-Benz, otomobillerinin yaydığı CO2 emisyonlarını azalttı

Mercedes-Benz Ar-Ge müdürü Thomas Weber bu yıl, BMW ve Audi gibi “daha yeşil” rakiplerini yakalamak ve AB’nin şart koştuğu gereklilikleri karşılayabilmek için otomobillerinin yaydığı karbondioksit seviyesini düşürmede bir adım daha ileri gittiklerini açıkladı.

“İnanıyoruz ki, 2011 yılında Avrupa’daki filomuzun yaydığı ortalama CO2 emisyonu kilometre başına 150 gram’a düşecek” diyen Weber, bu miktarın 2010 yılına nispeten 8 gram aşağıda olduğunu belirtti. Weber, bu oranın 2010 yılında elde edilen CO2 azaltımından dört kat fazla olduğunu da sözlerine ekledi.

Daimler Grup’a bağlı olan Mercedes bir süredir yakıt tüketimini azaltmak için daha az yakıt harcayan, yedi vitesli vites kutusu ile çalışan, otomatik motor dur-kalk sistemleri ve geliştirilmiş aerodinamik özellikleri olan motorlar üretiyor.

AB’nin otomobillerle ilgili planını uygulamaya koyacağı tarih yaklaşırken BMW ve Audi otomobilleri Daimler Grup’un araçlarından ortalama olarak daha fazla yakıt tasarrufu yapıyor. AB 2012 yılının sonuna kadar salınan CO2 miktarının kilometre başına en az 140 gram olmasını şart koşuyor. Bu miktarı yakalayamayan otomobil üreticilerine para cezası verilecek.

Ayrıntılar için:

http://www.reuters.com/article/2011/11/26/us-mercedesbenz-co-idUSTRE7AP0EP20111126?type=GCA-GreenBusiness&feedType=RSS&feedName=GCA-GreenBusiness&utm_source=feedburner&utm_medium=feed&utm_campaign=Feed%3A+reuters%2FUSgreenbusinessNews+%28News+%2F+US+%2F+Green+Business%29

Avrupalılar ekonomik krizden çok iklim değişikliğinden endişe ediyor

Haziran ayında 27 ülkeden 27,000 katılımcı ile gerçekleştirilen Eurobarometer anketinin sonuçları açıklandı. Buna göre AB kamuoyunun büyük kısmı küresel ısınmayı dünyanın karşı karşıya kaldığı en tehlikeli sorunlardan biri olarak görüyor. Ankete katılanların %51’i küresel ısınmayı en ciddi sorun olarak tanımlıyor. Genele bakıldığında ise katılımcılara göre iklim değişikliği, yoksulluğun hemen ardından dünyanın yüzleştiği en önemli mesele.

Avrupa Birliği İklim Komisyonu üyelerinden Connie Hedegaard konu ile ilgili yaptığı açıklamada sonucu yüreklendirici bir haber olarak niteledi. Hedegaard, “Bu araştırma da gösteriyor ki Avrupa vatandaşları karşı karşıya kaldığımız tek sorunun ekonomik sıkıntılar olmadığının farkındadır. Avrupalıların büyük çoğunluğu, politikacılarından ve iş dünyası liderlerinden bu önemli iklim meselesine bir an önce eğilmelerini bekliyor” dedi.

İklim değişikliğini çok ciddi bir problem olarak tanımlayan kişilerin sayısı da (%68), anketin en son düzenlendiği 2009 yılına oranla (%64) az da olsa bir artış gösterdi.

Bunun yanı sıra, katılımcılar iklim değişikliği ile mücadele etmenin ekonomik faydaları olduğunu belirtti. Her 10 kişiden 8’i bu sorunu ele almanın ekonomik bir canlanma getireceğini ve yeni iş imkanları yaratacağını ifade etti. İki yıl önce bu oran %66’nın biraz altındaydı.

Ankette ortaya çıkan bir başka sonuç da kamuoyunun seragazı salınımını cezalandırmak  ve enerji verimliliğini teşvik etmek için vergi alınmasına geniş destek vermesi oldu. AB genelinin ortalama %68’i böyle bir adımdan yana olacaklarını belirtti.

Anketin sonuçları Avrupa Komisyonu tarafından da memnuniyetle karşılandı ve üye ülkelerin iklim değişikliği mücadelesinde alınan tedbirlere destek vermeye devam ettiğinin kanıtı şeklinde yorumlandı.

Bu günlerde AB, birliğin emisyonlarını 2020 yılına kadar 1990 seviyelerinin %20 altına çekme hedefini daha da pekiştirmeyi, bu hedefi %30’a çıkarmayı tartışıyor.

Ayrıntılar için:

http://www.guardian.co.uk/environment/2011/oct/07/europeans-climate-change-poll

AB, havayolu şirketleri için uygulamaya koyacağı planı yumuşattı

Geçtiğimiz Pazartesi günü bir AB yetkilisi tarafından yapılan açıklamaya göre iklim değişikliği sürecini yavaşlatmak için hazırlanan AB planında, havayolu şirketlerine verilecek karbon emisyonu izinlerinin %85’i bedava olacak. Şirketlerin bedava verilen izinlerin maddi karşılığını filolarını modernize ederken kullanması umuluyor.

AB İklim Eylemi Genel Direktörü Jos Delbeke, ilk yıl sektörün ekonomik anlamda daha az etkilenmesi için havayolu şirketlerine verecekleri kotaların  %85’inin bedava olacağını açıkladı. Delbeke, havayolu şirketlerinin bu izinlerin ek maliyetini yolcularından karşılamalarına müsaade edileceğini belirtirken, bilet fiyatlarındaki muhtemel artışın 2 ile 12 Euro arasında gerçekleşmesini beklediğini söyledi.

Avrupa Komisyonu’nun iklim eyleminden sorumlu üyesi Connie Hedegaard da şirketlere ücretsiz verilen izinlerin havacılık sanayisine önümüzdeki on yılda 20 milyar Euro’dan fazla tasarruf ettireceğini ifade etti. Hedegaard, “Havayolu şirketleri elde edebilecekleri bu  gelirle filolarını modernize etmeye, yakıt verimliliğini artırmaya ve fosil olmayan yakıtları kullanmaya daha fazla yatırım yapabilir” dedi.

Ayrıntılar için:

http://www.google.com/hostednews/ap/article/ALeqM5h7fIgXQtZIIW2UmPg3sTN9gBbMkg?docId=0ebea0105eee42208e5d9d56b27ef98b

AB, Kyoto Protokolü’nün uzatılmasını teklif edebilir

Hükümet yetkilileri ve gözlemcilerin Point Carbon News’e yaptığı açıklamalara göre önümüzdeki günlerde AB, Kyoto Protokolü’ne can simidi olacak ve Temiz Kalkınma Mekanizması’nın 2012’den sonraki geleceğini güvence altına alacak bir plan teklifi sunabilir.

Birliğe üye ülkelerin yetkilileri önümüzdeki birkaç hafta içinde bir araya gelerek 1997 yılında imzalanan iklim anlaşmasının süresini uzatmayı resmi olarak destekleyen bir planı görüşecek. Böyle bir plan için öne sürülecek koşul ise yeni anlaşmanın 2018 yılında sona ererek yerini bütün büyük ülkelerin emisyonlarını sınırlayan tek bir küresel anlaşmaya bırakması olacak.

AB üyesi 27 ülke plana onay verirse plan, Kasım ayının sonunda Güney Afrika’da başlayacak BM iklim görüşmelerinde katılımcılara sunulacak.

Ayrıntılar için:

http://www.reuters.com/article/2011/08/22/us-eu-climate-point-carbon-idUSTRE77L4NQ20110822

En istikrarlı temiz enerji politikaları Çin, Almanya ve Birleşik Krallık’ta

Deutsche Bank İklim Değişikliği Danışmanları tarafından hazırlanan rapora göre Çin, Almanya ve Birleşik Krallık iklim politikalarındaki şeffaflık, kesinlik ve uzun ömürlülük ile alanlarındaki en iyi üç ülke. Bu ülkelerin herbirinde de bağlayıcı ya da açıklanabilir emisyon hedefleri, yenilenebilir elektrik standartları ve uzun dönemli enerji verimliliği idealleri sayesinde emisyonların tutarlı bir şekilde kontrol edilmesi sağlanıyor. Bu ülkelerde ayrıca garantili alış tarifeleri (feed-in tariffs) ve yeşil bankalar gibi finansal destek mekanizmaları ile temiz enerji projelerine fon aktarılması kolaylaşıyor.

Raporda bu ülkelerin ardından Danimarka, Finlandiya, Fransa ve İtalya geliyor. Bu ülkeler garantili alış tarifeleri, vergi teşvikleri ve uzun dönemli fon programlarına rağmen yeşil bankaları olmadığından ikinci kategoride yer buluyor. Japonya da yeşil bankaları olmadığından bu kategoride yer alırken, Brezilya garantili alış tarifeleri olmadığından bu kategoride bulunuyor.

Deutsche Bank’ın raporu 27 AB ülkesinin 20’sinde bulunan garantili alış tarifelerine bir hayli etkili olmasından dolayı özel bir vurgu yapıyor.

ABD federal bir politikası olmadığından en alt kategoride yer alsa da Kaliforniya eyaleti bütün gereklilikleri yerine getirmesine rağmen yeşil bankası olmadığından ikinci kategoride yer alıyor.

Raporda ayrıca “ Mesaj çok açık: Şu an uygulamadaki politikalar bile küresel emisyonların 2°C’de kalmasını sağlayacak kadar emisyon azaltımı gerçekleştiremez” ifadelerine yer verildi.

Ayrıntılar için:

http://oilprice.com/Energy/Energy-General/China-Germany-and-UK-Have-the-Most-Stable-Clean-Energy-Policies.html

ABD, AB’nin havacılıktaki karbon planından muafiyet istiyor

AB’nin 2012 yılından itibaren yürürlüğe koymayı planladığı ve karbon izinlerinin kapsamını havacılığa kadar genişleten düzenlemesine ABD itiraz etti. Oslo’da gerçekleşen müzakerelerde ABD, Amerikan havayolu şirketlerinin düzenlemeden muaf tutulmasını talep etti.

ABD’li bir delege AB’nin küresel ısınmayı yavaşlatmak gibi doğru bir amaç için yanlış bir yol izlediğini savundu ve AB planına yasal ve siyasi açıdan itirazlarını dile getirdiklerini belirtti.

Ancak AB Komisyonu’ndan bir yetkilinin yaptığı açıklama komisyonun ne kadar kararlı olduğunu gösterdi. Yetkili, “Komisyonun her türlü görüşe açık olması kimseyi yanıltmasın. AB’nin, yönergeyi geri çekme ya da değiştirme gibi bir niyeti bulunmuyor. Yönerge artık yerleşik bir AB kanunudur” dedi.

Bunun üzerine Amerikan havayolları davalarını Avrupa mahkemelerine taşımaya başladı bile. ABD’li yetkililer krizin 1 Ocak 2012’de  çözülmemesi durumunda ne yapacakları sorusuna cevap vermekten kaçınırken, AB kanunun gereklerine uyulmaması halinde para cezası vereceğini açıklamıştı.

Ayrıntılar için:

http://www.reuters.com/article/2011/06/22/us-carbon-airlines-idUSTRE75K4RA20110622?feedType=RSS&feedName=environmentNews&utm_source=feedburner&utm_medium=feed&utm_campaign=Feed%3A+reuters%2Fenvironment+%28News+%2F+US+%2F+Environment%29

AB: Gelişmekte olan ülkeler daha katı hedefler belirlesin

Zirveye katılan AB delegeleri mevcut emisyon taahhütlerinin gelişmekte olan ülkeleri de kapsayacak şekilde daha da katılaştırılması gerektiğini belirtti.

AB’nin Cancun beklentisi üzerine sorulan soruya ise üst düzey AB delegesi Artur Runge-Metzger, “Cancun’da sınırlı sayıda karar alınacağını sanıyoruz. Ancak girişimi ileri boyuta taşımayı ümit ediyoruz” diyerek cevap verdi.

Ayrıntılar için:

http://af.reuters.com/article/energyOilNews/idAFN2817984520101129?pageNumber=1&virtualBrandChannel=0

AB’den First Solar’a toksik maddede muafiyet

Geçtiğimiz hafta AB’de oylanan bir yasaya göre güneş enerjisi panelleri, elektrikli eşyalarda kullanılması yasak olan zehirli maddeleri istisnai olarak bünyesinde barındırabilecek.

Gözden geçirilmiş AB yasası elektrikli ve elektronik teçhizatlarda kadmiyum gibi altı tehlikeli maddenin kullanılmasını yasaklamış durumda. Pazar payıyla dünyanın bir numaralı güneş enerjisi şirketi olan ABD merkezli First Solar ise güneş enerjisi panellerinin üretiminde bu maddeden yararlanıyor. Ancak son günlerde solar enerji sektörü, şirketin ürünlerinde kullandığı cadmium tellürid (CdTe)’e ilişkin çevre dostu olmadığı ve güvenli bir şekilde bertaraf edilmediği yönünde eleştirilerde bulunuyordu. Karar tartışmalara son noktayı koymuş oldu.

Avrupa Parlamentosu oylamanın ardından yayınladığı bildiride, fotovoltaik güneş enerjisi panellerinin, sabit sanayi makinelerinin ve askeri malzemelerin toksik madde listesine bağlılıktan muaf olacağını belirtti.

Ayrıntılar için:

http://www.reuters.com/article/idUSTRE6AN5Q820101124?loomia_ow=t0:s0:a49:g43:r4:c0.071429:b39800704:z0