Blog Archives

AB’den 2030 için yeni yeşil hedef çağrısı

AB’nin son strateji bildirgesine göre Avrupa yenilenebilir enerji için 2030 iklim hedefleri üzerinde en kısa zamanda bir anlaşmaya varmalı; aksi takdirde sektöre yapılan yatırımların alevi sönebilir.

Söz konusu stratejide 2030’a kadar yenilenebilir enerjide sağlam bir büyümenin üç milyondan fazla iş imkânı yaratabileceği, GSMH artışında hissedilir bir artışa yol açacağı ve enerji tedarik güvenliğini artıracağı ifade ediliyor. Strateji “2020’den sonra uygun bir çerçeve olmaması halinde yenilenebilir enerji büyümesinin ansızın duracağını” vurguluyor.

AB’nin şu anki hedefi 2020’ye kadar enerji ihtiyacının %20’sini yenilenebilir kaynaklardan sağlamak. Analistler ise bu hedefin de aşılması gerektiğini düşünüyor ve daha katı hedefler belirlenmemesi durumunda bu büyümenin yavaşlayacağı uyarısında bulunuyor.

Ayrıntılar için:

http://www.businessgreen.com/bg/news/2182869/eu-calls-2030-green-goals?WT.rss_f=&WT.rss_a=EU+calls+for+2030+green+goals

Nestlé atıklarını azalttı ancak emisyonlarını ve su kullanımını artırdı

Yiyecek ve içecek devi Nestlé toplamdaki su kullanımını artırsa da su yoğunluğunu ürün tonu başına yaklaşık %2 azalttı. Şirketin Salı günü yayınlanan sürdürülebilirlik raporuna göre şirket, atık depolama sahalarına yolladığı atıkların %80’ini hayvan yemi, gübre üretimi ve geri dönüşüm amacıyla kullandı.

Lean Cuisine ve Nesquik gibi iyi tanınmış markaların arkasındaki İsviçreli şirket 2008 yılından bu yana sera gazı emisyonlarını da %38 oranında azaltmıştı.

Ancak Nestlé son yayınladığı raporda, 2011 yılında sera gazı emisyonu salınımında %3.1 oranında artış olduğunu bildirdi. Şirket üretilen her bir ton ürün açısından bakıldığında, yine de emisyon oranında %7 gibi bir düşüş görüldüğünü belirtti.

Ayrıntılar için:

http://www.greenbiz.com/blog/2012/05/30/nestle-cuts-landfill-waste-but-grows-emissions-and-water-use

Küresel karbon piyasasının değeri rekor kırarak 176 milyar dolara ulaştı

Dünya Bankası’nın Çarşamba günü yaptığı açıklamaya göre 2011 yılında karbon piyasasının ticaret hacmi %11 arttı, karbon piyasanın değeri ise rekor kırarak 176 milyar dolara ulaştı.

Dünya Bankası’nın karbon piyasaları üzerine hazırladığı yıllık raporda, 2011 sonlarına doğru karbon sertifikalarının ve uluslararası ofsetlerin değerinin ton başına 10 doların altına inmesine rağmen rekor miktarda emisyon ticareti yapıldığı belirtildi.

Ayrıntılar için:

http://ca.news.yahoo.com/global-carbon-market-value-hits-record-176-billion-065838704–finance.html

Rapor: Petrole olan bağımlılığı azaltın

Dünyanın her yerinden 200 şirketin CEO’sunu bir araya getiren Cenevre merkezli Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD), bu hafta Bonn’da düzenlenen uluslararası iklim değişikliği konferansında “The Energy Mix: Low Carbon Pathways to 2050” adlı raporu paylaştı. Raporda 2050 yılına kadar %30’dan fazla artması beklenen dünyanın enerji ihtiyacının hidro, biyokütle, atık, rüzgâr ve güneş gibi düşük karbonlu enerji alternatifleri ile karşılanabileceği savunuldu.

Raporda ayrıca CO2’nin tonu başına 100$ ile 200$ arasında değişen bir miktarda fiyat konulmasının 2050 yılına kadar 2005’teki sera gazı emisyonu düzeyinin yarısına indirilmesi yolunda hayati bir adım olacağı ifade edildi. Çok sayıda iklim bilimi insanı da iklim değişikliğinin feci etkilerinden kaçınmak için bu adımın gerekli olduğu konusunda hemfikir.

Ayrıntılar için:

http://www.montrealgazette.com/business/Reduce+dependence+report+urges/6670738/story.html

AB, 2030 sonrasında yenilenebilir enerjide politika boşluğuyla karşı karşıya

AB yenilenebilir enerji, karbon emisyonlarını azaltma ve enerji tasarrufu gibi bir dizi politikayı gerçekleştirmek için hedef olarak belirlediği 2020 yılının ardından enerji politikasında bir boşlukla karşı karşıya kalabilir.

Bundan sonra ne olacağıyla ilgili siyasi bir müzakere ortamı başlatmayı planlayan Avrupa Komisyonu’nun önümüzdeki ay yenilenebilir enerji ile ilgili bir bildiri yayınlaması bekleniyor.

Bildirinin taslağında 2030 yılına kadar yeni hedefler belirlenmediği takdirde mevcut verilere göre 2030 yılına kadar yenilenebilir enerjideki büyümenin Avrupa’nın enerji karışımındaki payını %25 ile sınırlandıracağı tahminine yer verildi. 2050 yılına kadar ise bu oran %29 ile sınırlı kalacak.

Taslak bildiriye göre sektörün büyümesi 2020 yılına kadar her yıl %6 azalacak, 2020 ile 2050 arasında bu oran her yıl %1 olarak gerçekleşecek. Bu da istihdamı azaltıp ithalata olan bağımlılığı artıracak.

Avrupa Komisyonu’nun enerjiden sorumlu üyesi Günther Oettinger de mevcut komisyonun 2014’te sona erecek görev süresi dolmadan yeni bir politika üzerine anlaşmaya varılmasını istediğini açıkladı.

Avrupa’da yenilenebilir enerji sektörü son yıllarda hızlı bir büyüme göstermişti; ancak 2020 sonrası için hedef belirlenmemesi, düşük karbon fiyatı, güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerjinin kollarına verilen sübvansiyonların azalması yatırımcı güvensizliğini artırıyor.

Ayrıntılar için:

http://www.euractiv.com/climate-environment/eu-confronts-post-2030-renewables-policy-vacuum-news-512860

AB ETS emisyonları 2011 yılında azaldı, izin bolluğu katmerleniyor

Avrupa Komisyonu’nun Salı günü açıkladığı verilere göre AB ETS’nin kapsamındaki karbon emisyonları 2011 yılında %2’nin üzerinde azalırken yeşil enerji kullanımını teşvik eden arz fazlası izinlerin sayısı daha da arttı.

Verilerde arz fazlası kirlilik izinlerinin sayısının 900 milyon’a çıktığı, bu miktarın halihazırda düşük olan karbon fiyatlarına daha fazla baskı yapabileceği ifade edildi.

Komisyon’un yayınladığı bildiriye göre ETS emisyonlarının gittikçe yayılan ekonomik toparlanmaya rağmen 2011 yılında %2’den fazla azalması, ETS’nin maliyet etkinliği olan bir şekilde emisyonları aşağı çektiğini gösteriyor. Bildiride ayrıca bu sonucun, ETS’nin Avrupa’da düşük karbonlu büyümenin lokomotifi olmaya devam ettiğini vurguladığı ifade edildi.

Ne var ki bazı karbon analistleri emisyonlardaki bu düşüşün yıl sonuna doğru zayıf sektörel üretimden dolayısıyla daha az enerji üretimi yapılmasından ve hızı kesilen ekonomiden kaynaklandığı görüşünde.

Ayrıntılar için:

http://www.reuters.com/article/2012/05/15/us-eu-carbon-idUSBRE84E0SA20120515?feedType=RSS&feedName=environmentNews&utm_source=feedburner&utm_medium=feed&utm_campaign=Feed%3A+reuters%2Fenvironment+%28News+%2F+US+%2F+Environment%29

Microsoft 1 Temmuz’a kadar karbon nötr olma sözü verdi

Microsoft şirketinin blog’unda dün yayınlanan duyuruya göre şirket 1 Temmuz’dan itibaren veri merkezleri, yazılım geliştirme laboratuvarları, havayolu ulaşımı ve ofis binaları gibi doğrudan ilişkili olduğu bütün faaliyetlerde karbon nötr olacak.

Duyuruda ayrıca karbon bilincinin şirket operasyonlarına dahil edileceği ve şirket içerisinde bir karbon fiyatı belirleneceği bilgisine de yer verildi.

Greenpeace geçtiğimiz günlerde Apple, Amazon ve Microsoft şirketlerini veri merkezlerinde “kirli enerji”den yararlandıkları gerekçesiyle eleştirmişti.

Ayrıntılar için:

http://www.siliconrepublic.com/clean-tech/item/27117-microsoft-vows-to-be-carbon

Volkswagen’den 52 milyar dolarlık yeşil taahhüt

Alman otomobil üreticisi Volkswagen “köklü, ekolojik yeniden yapılanma” planı kapsamında üreteceği yeni araçlardan salınan ortalama emisyon miktarını 2015 yılına kadar 120 gram’a düşürmeyi hedefliyor. Bu planın 2016 yılına kadar toplam 52 milyar dolara mal olması bekleniyor.

Şirket, önümüzdeki beş yıl için hazırladığı 82,1 milyar dolarlık yatırım programının üçte ikisinden fazlasını doğrudan ya da dolaylı olarak “verimliliği daha fazla olan araçlar, güç aktarma mekanizmaları ve teknolojileri ile çevreye uyumlu üretim” için harcayacak.

VW’den yapılan açıklamaya göre yeni plan dahilinde üretilen her yeni model kendisinden önce gelen modelden %10-15 daha fazla enerji verimliliğine sahip olacak ve salınan emisyon miktarı hem üretim işlemleri sırasında hem de üretim tesislerinde aşağı çekilecek.

Şirket ayrıca 790 milyon dolar değerinde olan ve rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi, hidroelektrik enerji gibi kaynakların kullanımını artırmayı öngören yeni yatırım projesiyle de 2020’ye kadar enerji ikmalinden kaynaklanan emisyonlarını %40 azaltmayı hedefliyor.

VW Greenpeace’in AB emisyon hedeflerinin azaltılmasına karşı kulis faaliyetleri yürüttüğü iddiasının ardından yeşil itibarını güçlendirmek için çalışıyor.

Ayrıntılar için:

http://www.greenbiz.com/news/2012/03/08/volkswagen-commits-us52-billion-green-investments

“İyi” şirketler neden “kötü” kredilerle iş yapıyor?

AB karbon ticaret sistemi sera gazı emisyonlarını azaltmak için kurulmuş olmasına rağmen bu doğrultuda kullandığı mekanizmalardan biri emisyonların artmasına hizmet etmiş olabilir.

Söz konusu mekanizma yeterince müphem görülmüş olmalı ki AB de 2013 yılı Mayıs ayından itibaren bu uygulamayı ticaret sisteminden men etmeye karar verdi. Ancak dünyanın en büyük enerji ve kimyasal şirketlerinden bazıları sistemin bu tartışmalı mekanizmasına başvurmayı bir kenara bırakmak yerine emisyonlarını bu şekilde ofset etmeye devam ediyor, ya da yasaklama yürürlüğe girene kadar bu seçeneği de hazırda tutuyor.

Bu da açıkça gösteriyor ki iş AB’de sera gazlarını azaltmaya gelince çevreye karşı sorumluluk taşıyan bir şirket olmak masraftan kısmak kadar önem arz etmiyor. Tasarruf edilen miktarsa şirketlerin standartlarına göre komik. Dow Chemical, ConocoPhillips, Chevron, BP ve Statoil’in geçtiğimiz yıl toplamda elde ettiği kar 53 milyar dolar iken bu şirketlerin tartışmalı programa devamlı başvurmalarıyla ettikleri tasarruf 24 milyon dolar.

Tartışmalı programa gelince, AB’nin iklim değişikliği mevzuatı enerji santralleri, işleme tesisleri ve ABD’ye bağlı tali şirketlerin sera gazı sınırlamalarına uymasını şart koşuyor.

Şirketler emisyonlarını yeşil teknolojilere yatırım yaparak ya da herkesin karbon kredileri olarak bildiği CER’leri (karbon emisyonları azaltma sertifikaları) satın alarak ofset edebiliyor. AB ETS’nin yapısından dolayı emisyonlarını ofset etmek şirketlere salınımlarını azaltmaktan genellikle ucuz geliyor.

Bunun sonucunda da CER’lere muazzam bir talep oluyor. Kyoto Protokolü ile kurulan CER mekanizması için BM, gelişmekte olan ülkelerdeki iklim değişikliğinin etkilerini azaltma projelerini desteklemek amacıyla denetleyici görevini üstlenmiş durumda. Çoğunlukla Çin’de bulunan birkaç endüstriyel gaz üreticisi de fluoroform ya da HFC-23 olarak bilinen potansiyel bir sera gazını yakalamaya ve yok etmeye kendilerini adamış haldeler. Bu gaz yangın söndürücülerden tutun yarı iletken sanayisindeki plazmalı dağlama aygıtlarına kadar pek çok alette kullanılıyor.

İşte söz konusu HFC-23 kredileri kısa zamanda sektörün gözdesi haline geldi.  2009-2010 yıllarında Amerikalı şirketler 1 milyon HFC-23 kredisini CER başına ortalama 16 dolar’dan satın aldı. Bu şirketlerden Dow Chemical Co. HFC-23 kredilerinden en fazla satın alan şirket oldu ve bu kredileri Almanya, Hollanda, Belçika, İspanya ve Polonya’daki fabrikalarının emisyonlarını ofset etmekte kullandı. ConocoPhillips, Chevron ve Cabot Corp. da yine aynı şekilde bu şüpheli kredilerden önemli miktarda satın aldı. Bu şirketlerin AB’deki rakipleri Royal Dutch Shell, BP, Statoil, RWE, Enel-Endesa ve EDF de aynı kredileri kullanmaya başladı.  2009-2010 yıllarında bu 10 şirket sözünü ettiğimiz tartışmalı kredilerden toplamda 254 milyon dolar tasarruf etti. 2011 yılındaki tasarruf miktarını gösteren veriler ise henüz açıklanmadı.

İklim düşmanı CER’ları yasaklamaya karar veren AB’li düzenleyiciler ise sektör temsilcilerinin süreyi uzatmak için yaptıkları kulis çalışmalarının ardından 1 Mayıs 2013’e kadar söz konusu CER’lerin piyasada bulunmasına izin verdi. BM de verilecek CER’lerin sayısında azaltmaya gitti. Yine de yasak başlayana kadar 52 milyon tartışmalı CER’in satışı yapılabilecek.

52 milyon tartışmalı CER kredisinin tamamı satın alındığında AB’deki şirketler 24 milyon dolardan daha az tasarruf edecek. Ne diyelim, “yeşil” olmanın değeri bununla ölçülecekse şirketlerin yeşil olmaya çok da değer vermediği aşikâr.

Ayrıntılar için:

http://www.csmonitor.com/Business/2012/0423/Carbon-trading-Why-good-companies-embrace-bad-credits

AB’nin yeşil yakıt değerlendirmesinin maliyeti fazla olmayacak

Perşembe günü açıklanan bir rapora göre yakıt tedarikçilerinin ürünlerinin karbon yoğunluğunu raporlamasını gerektiren ve bilhassa katran kumunun çevreyi kirlettiği değerlendirmesini içeren AB yasa önerisi, araç sürücülerine varil başına yaklaşık 1 euro’ya mal olacak.

CE Delft, Carbon Matters ve Energy Research Center of the Netherlands tarafından hazırlanan rapor, AB’ye üye ülkelerin halihazırda yakıt verilerini raporladığını bu nedenle de yasa önerisinin fazladan bir çaba gerektirmeyeceği sonucuna vardı.

Raporda yakıt tedarikçilerinin varil başına 0.8-1,6 euro cent ile yakıtlarındaki sera gazı yoğunluğunu raporlayabileceği belirtildi.

Yasa tekliflerinin kısa vadede fiyatlara olan etkisi sınırlı olsa da dünya geleneksel olmayan petrole daha fazla bağımlı olmaya doğru yol alırken teklifler uzun vadedeki yatırım kararlarını etkileyebilir.

Raporda ayrıca, geleneksel olmayan petrol kullanımındaki artıştan dolayı yasanın fosil yakıtlardan kaynaklanan sera gazı emisyonlarının artmasını engelleyebileceği ve petrol tedarikçilerini bu emisyonlardan sorumlu hale getireceği yorumuna yer verildi.

Çevre aktivistleri 2009 yılında kabul edilen ve petrol şirketleri için taşıt yakıtlarından kaynaklanan sera gazı emisyonlarını 2020 yılına kadar %6 azaltma hedefini getiren Yakıt Kalitesi Direktifi’nin uygulanması için yoğun çaba harcıyor.

Ayrıntılar için:

http://www.reuters.com/article/2012/04/19/energy-tar-idUSL6E8FIFKK20120419