Carbon Clear tarafından geçtiğimiz Haziran ayı baz alınarak yapılan araştırmanın sonuçları açıklandı. FTSE 100 şirketlerinin karbon raporlama performanslarının değerlendirildiği raporda şirketlerin karbon ayak izi hesaplamaları, azaltım hedefleri, azaltım faaliyetleri ve paydaşların katılımı gibi dört ana başlık üzerinde yoğunlaşıldı. Araştırmanın sonuçlarına göre şirketlerin neredeyse tamamı temel düzeyde bir karbon raporlama çalışması yürütüyor, ancak icra ettikleri ve raporladıkları karbon yönetimi faaliyetlerinin kapsamında ciddi farklılıklar gözleniyor.
Raporda ortaya çıkan bazı sonuçlara gelince:
-FTSE 100’de ki şirketlerin karbon raporlama performansı ortalama %56 dır.
-Süpermarket ve yayın şirketlerinin performansı en yüksek, üretim sektörününki ise en düşüktür.
-Karbon ayakizi hesaplama performansları en yüksek olan firmalar, azaltım faaliyetlerinde en düşük puanı almışlardır.
-Haziran 2011 tarihi itibarı ile 93 şirketin 2010 yılı karbon raporu mevcuttur.
-52 şirket karbon verilerini denetletmiştir.
-43 şirket raporlarında bazı Kapsam 3 emisyonlarına yer vermiştir.
-16 şirket emisyon azaltımı ya da planları konusunda herhangi bir bilgi vermemiştir.
-44 şirket son beş yıl ya da öncesine ilişkin karbon verilerini yayınlamıştır.
-87 şirket raporlarında enerji verimliliği çalışmalarına ilişkin yatırım bilgilerini paylaşmıştır.
-70 şirket raporlarında davranış değişikliğine ilişkin girişimlerini sunmuştur.
Raporun tamamı ve performansı en yüksek şirketlerin listesi için:
Avustralya parlamentosu, hükümetin 2012’den itibaren karbon emisyonlarını fiyatlandırma planını tamamlayıcı nitelikteki, çiftçilikten ormancılığa kadar karbon kredilerinin üretimini ve ticaretini düzenleyen dünyanın ilk ulusal planını kabul etti.
Karbon Çiftçiliği Girişimi (Carbon Farming Initiative (CIF)) olarak bilinen yeni kanunlar, çiftçilerin ve yatırımcıların tarım arazilerinden ormancılık projelerine kadar ticareti yapılabilecek karbon ofsetlerini üretmesine olanak sağlayacak. Hatırlatalım, tarım da dahil arazi kullanımı Avustralya emisyonlarının %23’ünü teşkil etmekte.
Yeşiller Partisi Başkan Yardımcısı Christine Milne konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Yeşil karbon, kirliliğin fiyatlandırılması, yenilenebilir enerjiye ve enerji verimliliğine yatırımla birlikte iklim paketinin dört ana maddesinden biri” dedi. Milne, bu önergenin geçmesinin bütün bir paketin de geçeceğinin habercisi olduğunu ifade etti.
Hükümetin tahminlerine göre karbon çiftçiliği girişimi, Avustralya’nın karbon emisyonlarını 2050 yılına kadar 460 milyon ton civarından azaltmasına yardımcı olacak.
Ayrıntılar için:
http://www.reuters.com/article/2011/08/22/us-australia-carbon-idUSTRE77L1AF20110822
Geçtiğimiz günlerde seragazı takip sistemini uygulamaya koyan Güney Kore; ABD ve Japonya’dan sonra dünya genelinde ne kadar seragazı salındığını izleyebilecek üçüncü ülke oldu. Kore Meteoroloji İdaresi’nin (The Korea Meteorological Administration) yakınlarda kullanmaya başladığı sistem, ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (U.S. National Oceanic and Atmospheric Administration) ile ortaklaşa geliştirildi. Dünya genelindeki karbondioksit yoğunluğunu, emisyonları ve ticaret hacmini ölçecek sistem yalnızca öteki ülkelerin emisyon azaltma taahhütlerine ne derece bağlı kaldıklarını belirlemekle kalmayacak, aynı zamanda karbon ticaret izinlerini de kontrol edebilecek.
Hatırlatmakta yarar var: ABD, Japonya, Fransa, Almanya ve Hollanda’nın da kendi takip sistemleri bulunmasına rağmen sadece ABD, Japonya ve Güney Kore’nin sistemleri veri üretebiliyor.
Ayrıntılar için:
http://www.koreaherald.com/national/Detail.jsp?newsMLId=20110821000217
Kyoto Protokolü’nün 2012’den sonra tedavülden kalkma ihtimali gün geçtikçe artarken Sertifikalandırılmış Emisyon Azaltımları (CER) ofset piyasasının geleceği de akıllara soru işaretleri getirmekte. Kyoto Protokolü’yle ortaya çıkan Temiz Kalkınma Mekanizması (CDM) bundan sonraki dönemde de temiz teknolojiye, gelişmekte olan ülkelerdeki düşük karbon yatırımlarına hamilik etmeyi sürdürecek uluslararası bir mekanizma olarak kalabilir, kalacaktır da; ancak eski talep kaynakları azalan, bunların yerine de muhtemelen yenilerinin ortaya çıkacağı multi milyar dolar değerindeki ofset kredi piyasası için 2013 yılından itibaren farklı bir tablo ortaya çıkacak.
Görünüşe bakılırsa çok sayıdaki yatırımcı ve proje geliştiricisi 2013’ten önce tescil ettirebilmeleri halinde gelecekte de etkin olacak CDM projelerine yatırım yapmayı arzu ediyor. Ama bu kilit tarihten sonra CDM’nin yeni projeler için sunacağı fırsatlar belirsizleşecek. Tereddütler şimdiden su yüzüne çıkmaya başladı bile. UNEP Risoe araştırma merkezinden alınan rakamlara göre geçtiğimiz aylarda onaylanma bekleyen proje sayısında artış meydana geldi. Hatta bu artış 2008 yılı başlarındaki küresel finansal kriz öncesi dönemdeki rekor taleple yarışacak seviyedeydi. Böylece 150’den fazla yeni CDM projesi 2012 yılında önce projelerini onaylatmak isteyenlerin yoğun çabalarıyla Temmuz ayında proje havuzuna dahil oldu. Bunun sebebi ise aşikar: Proje sahipleri CER ofset kredilerinin AB-ETS’deki uygunluğunu kısıtlayacak Avrupa Birliği’nin yeni düzenlemeleri kapıya dayanmadan harekete geçmek istiyor. Şu ana kadar CER’lere gelen talebin kaynağı olan AB ise 2013 yılından itibaren yalnızca az gelişmiş ülkeler için hazırlanmış projeleri kabul edecek. Bu da şimdiye kadarki CDM projelerine sayısal olarak hakim olan Çin, Hindistan ve Brezilya’yı ve hızla gelişmekte olan öteki ülkeleri saf dışı bırakacak.
Ayrıntılar için:
http://www.carbonpositive.net/viewarticle.aspx?articleID=2370
Pek çoğumuz karbon ayakizi kavramını bir şekilde duymuşuzdur. Su ayakizi de bazılarımıza yabancı gelmeyebilir, ama plastik ayakizinden haberi olan var mı? Merak etmeyin, yakında onu da sık sık duymaya başlayacağız.
Ekim ayından itibaren dünya genelindeki yüzlerce şirkete ve kuruma plastik kullanımlarını değerlendirmelerini ve raporlamalarını isteyen bir anket yollanacak. Ankette şirketlerden ne kadar plastik kullandıkları, bunları geri dönüştürmek için hangi süreçleri izledikleri, kurumlarındaki plastik tüketimlerini azaltmak ve geri dönüştürülmüş ya da biyolojik olarak parçalanabilen plastik kullanımı oranını artırmak için hangi yöntemleri benimsedikleri gibi soruları cevaplamaları istenecek.
Girişimin arkasındaki isimlerden kendisi de Hong Kong’da bir çevre müteşebbisi olan Doug Woodring, amaçlarının şirketlerin plastiği daha akıllıca yönetmesini ve kullanmasını sağlamak, bunu yapan şirketleri de hem müşterilere hem de yatırımcılara tanıtmak olduğunu belirtti.
Plastik Saydamlık Projesi (The Plastic Disclosure Project) şirketler, üniversiteler, hastaneler ve spor grupları gibi büyük plastik kullanıcılarının bilincini artırarak plastik kullanım davranışlarını ve alışkanlıklarını değiştirmeyi amaçlıyor.
Pek çok kuruluş karbon emisyonlarının ve su kullanımının bilincinde olsa da plastik kullanımı genel olarak bakıldığında bilinçlerde bu denli yer etmiş değil. Ancak bilim insanları ve kampanyaya destek verenler tutumsuzca kullanılan( tek kullanımlık şişeler ve ambalajlamada olduğu gibi) ya da nehir ve okyanuslarda çöp olarak karşımıza çıkan plastik miktarının tehlikeli boyutlara ulaştığını dillendirmekte.
ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi bir açıklamasında denizlerdeki atık yığınlarının “dünyadaki bütün okyanus ve su yollarına nüfuz eden kirlilik sorunlarından biri haline geldiğini” belirtmiş, Avrupa’da da AB Denizcilik ve Balıkçılık konularından sorumlu komisyon üyesi Maria Damanaki Akdeniz’deki kirliliğin “alarm verdiğini” açıklamıştı.
Nedenine gelince: Dünya genelinde her yıl yaklaşık 300 milyon ton plastik üretiliyor ve bunun yalnızca %10’u geri dönüştürülüyor. Öylesine çöpe atılan plastiklerin ise tahminen yedi milyon tonu denizlere karışıp, denizlerde yıllar içinde parçalarına ayrışıyor. Parçalar ne kadar küçük olursa denizdeki canlılar tarafından yutulması o kadar kolaylaşıyor. (Bir araştırmaya göre Kuzey Pasifik’teki balıklar yılda yaklaşık 24,000 ton plastik atık yiyor.)
Şirketleri, tedarikçilerini ve hizmet sağlayıcılarını plastik ayakizlerini gönüllü olarak değerlendirmeye yöneltecek proje, sorun ile ilgili bilinci ve plastik tasarrufunu artırıp tüketim modellerini değiştirmeyi hedefliyor.
Bazı şirketler bu konuda çalışmalarına başladı bile. İsveçli ev aletleri üreticisi Electrolux, geri dönüştürülmüş plastikten ürettiği elektrikli süpürgeleri Şubat ayında piyasaya sürdü. Coca-Cola yeni geliştirdiği plastik şişede bitki bazlı materyallerden yararlandı. Aynı şekilde Procter & Gamble da uzun vadede ürünlerinde ve ürün paketlerinde %100 geri dönüştürülmüş ya da yenilenebilir materyaller kullanmayı hedefliyor.
Ayrıntılar için:
Yüksek karbon salınımı oranları Endonezya’yı ABD ve Çin’in ardından dünyayı en çok kirleten üçüncü ülke konumuna getirdi.
Ancak ülkenin İklim Değişikliği Ulusal Konseyi başkanı Rachmat Witoelar’a göre bu bilgi doğru değil. Rachmat, 1997-1998 ve 2006 yıllarında ülkede çıkan orman yangınlarından dolayı uluslararası kamuoyunun Endonezya’yı bu şekilde değerlendirdiğini belirtti.
Endonezya 2009 yılındaki G20 Zirvesi’nde karbon salınımını azaltma taahhüdü vermişti.
Emisyonlarını 2020’ye kadar %26 azaltma sözü veren Endonezya’nın kararı, emisyon azaltmayı taahhüt eden gelişmekte olan ilk ülke olmasından dolayı memnuniyetle karşılanmıştı.
Rachmat hedeflerine ulaşacaklarını söylerken hangi alanlara yoğunlaşıp nasıl ilerleneceğine akıllıca karar verilmesi durumunda ekonomik büyümenin yavaşlamayacağının da altını çizdi.
Ayrıntılar için:
http://www.thejakartapost.com/news/2011/08/15/ri-must-fight-forest-fires-meet-emissions-target.html
Toys R Us yeşil enerjiyle aydınlatılıyor: Şirketin New Jersey’deki en büyük dağıtım merkezi bundan böyle Constellation Energy tarafından inşa edilen 5.38 megawatt’lık çatı üstü güneş enerjisi sistemi ile aydınlatılacak. Sistem, merkezin elektrik ihtiyacının %72’sini karşılayacak kadar enerji üretebiliyor.
Güneş enerjisi, kendi yapım masrafını karşılıyor: Amerikan Coast Guard ile Schneider Elektrik bu hafta 50 milyon dolarlık bir enerji tasarrufu performansı anlaşması imzaladı. Buna göre, 2.89 MW’lık fotovoltaik paneller Coast Guard’ın Puerto Rico’da bulunan konut ve tesislerine yerleştirilecek.
ThyssenKrupp asansörleri son sürat sıfır atığa koşuyor: Şirketin bugün yayınlanan CSR raporuna göre, benimsenen yeni geri dönüşüm programı sayesinde düzenli atıklar son iki yılda %70 oranında azaldı. Öteki çevresel rakamlara gelince; şirketin 2008’den bu yana elektrik kullanımı %6, su kullanımı %3 artarken salınan seragazı emisyonu oranı %3 azaldı.
Tayvan ve Finlandiya’daki ilk yeşil binalar: Tayvan’ın ilk “karbonsuz” binası olan Ulusal Cheng Kung Universitesi’ndeki Y.S. Sun Green Building, LEED-Platin sertifikası aldı. Tamamıyla yeşil malzemeden yapılan bina aynı boyuttaki yeşil olmayan bir binaya göre %65 daha az enerji, %50 daha az su harcıyor.
Skanska tarafından inşa edilen Finlandiya’nın ilk LEED-Platin sertifikalı ofis binası da hizmete girdi.
Ayrıntılar için:
Romanya raporlama (INEGES) gereklerini yerine getirene kadar ülkenin seragazı emisyonu envanteri, emisyon izni ticaretinin dışında bırakılabilir. Romanya’ya milyarlarca euro’ya mal olacak böylesi bir durum için son karar bu ay sonunda Kyoto Protokolü’nün Uygunluk Komitesi (Conforming Committee) tarafından verilecek. Bu durumun sorumluluları arasında mevzuatın geç çıkarılması, emisyon kayıtlarını tutan Ulusal Çevre Koruma Ajansı (ANPM)’nda az sayıda çalışanın görev yapması ve bu çalışanların tecrübesizliği gösteriliyor.
Romanya kayıtları işlemden alınırsa ülke 2008 ile 2012 yılları arasında ticaretini yapabileceği 300 milyon karbon izninin ticaretini yapamayacak.
Ayrıntılar için:
ABD Enerji Bakanlığı, Arizona’da inşa edilecek 290 MW’lık güneş enerjisi santrali için 967 milyon dolar kredi garantisi sunacaklarını açıkladı.
ABD Enerji Bakanı Steven Chu, inşası tamamlandığında dünyanın en büyük güneş enerjisi santrallerinden biri olacak Aqua Caliente Solar sayesinde Arizona’da istihdamın ve yenilenebilir güneş enerjisine duyulan itimadın artacağını belirtti.
Ayrıntılar için:
Geçtiğimiz Perşembe günü Alman hükümeti KfW kalkınma bankasının 10 rüzgar çiftliğini toplamda 5 milyar Euro ile finanse etmesine karar verdi. Böylece KfW proje başına 700 milyon Euro’ya kadar fon sağlayabilecek.
Ayrıntılar için: