Katar Havayolları Amerikan temiz teknoloji şirketine yatırım yapacak

Qatar Airways (Katar Havayolları), alkolden temiz jet yakıtı elde eden Kaliforniya merkezli Byogy Renewables şirketine henüz açıklanmayan bir miktarda yatırım yapacak. Şirket karbon salınımını azaltarak emisyon hedeflerini yakalamayı hedefliyor.

Havayolu şirketleri yenilebilir bitki ve organik atıkların geleneksel kerosen bazlı jet yakıtı ile karıştırılmasıyla elde edilen yakıt karışımını kullanmak için halihazırda onay almışlardı. Alman Lufthansa ve Air France-KLM Group, uçaklarında bu karışımı kullanan şirketler arasında yer alıyor.

Alkolün jet yakıtlarda hammadde olarak kullanılması havayolu şirketlerinin IATA (Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği) tarafından belirlenen karbon hedeflerine ulaşmasına yardım edecek. Ayrıca IATA 2020 yılına kadar jet yakıtlarının %6’sının biyoyakıtlardan elde edilmesini talep ediyor.

Ayrıntılar için:

http://www.arabianbusiness.com/qatar-airways-invest-in-us-clean-tech-firm-453461.html

Siemens ile Streetline “akıllı park etme” için güçlerini birleştirdi

Siemens ile Streetline, sürücülerin trafik sıkışıklığı olan alanlardaki park yeri arayışına yardımcı olmak için işbirliği yapacak. Kaliforniya merkezli Streetline şirketi seçkin bölgelerde şehirlere ve sürücülere park yeri önerileri sunacak alıcılarla etkinleştirilmiş park sayaçlarını akıllı telefon uygulamalarına bağlıyor.

Söz konusu uygulama park etme stresini hafifletmenin yanı sıra trafik sıkışıklığını ve salınan emisyon miktarını azaltıp kamu güvenliğini artıracak. Siemens ve Streetline şirketlerinden yapılan açıklamaya göre talep bazlı fiyat uygulamak için denetlemede ve park etme modellerinde merkezi bir yönetim sistemine geçilmesi halinde uygulamadan daha fazla verim alınabilir.

Ortaklık, Siemens park sayaçlarının Streetline alıcıları ve uygulamalarıyla entegre edilmesini öngörüyor. Gerçek zamanlı bilginin sistemler arasında aktarılmasıyla park yerlerinin uygunluğu, fiyatı ve sayaçların görüntüsü hatasız bir şekilde verilecek.

Geçtiğimiz kış ayında IBM tarafından yapılan bir araştırmada da ortaya çıktığı gibi bu şekildeki akıllı park etme projelerine olan ihtiyaç giderek artıyor. Araştırmada şehir trafiğinin %30’dan fazlasının park yeri arayan sürücüler yüzünden meydana geldiği, sürücülerin %29’unun park yeri bulabilmek için ortalama 20 dakika, %10’unun ise 40 dakikadan fazla bir zaman harcadığı bulunmuştu.

Ayrıntılar için:

http://www.businessgreen.com/bg/news/2166296/siemens-streetline-team-smart-parking

Fakir ülkeler için temiz enerji çok önemli

Uluslararası Enerji Ajansı’nın açıkladığı verilere göre Sahraaltı Afrika ülkelerine geçtiğimiz yıl 15.6 milyar dolar kalkınma yardımı yapılırken bu ülkelerin petrol ithal etmek için yaptığı masraf 18 milyar dolar oldu. Yurtdışından fakir ülkelere yapılan kalkınma yardımları son yıllarda artış gösterse de söz konusu ülkeler enerji ithalatı için çok fazla para harcadığından kalkınma anlamında neredeyse hiçbir ilerleme sağlanamadı.

Verileri değerlendiren Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Fatih Birol, “Petrol fiyatları muhtemelen yüksek kalmaya devam edeceğinden gelişmekte olan ülkelerin temiz, yenilenebilir enerjiye geçmesi gerekmekte” dedi. Birol, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve ülkelerin öz kaynaklarının kullanılmasıyla ithalat masraflarının azalacağını belirtti.

Ne var ki Çin ve Hindistan gibi hızla gelişen ülkeler rüzgâr ve güneş enerjisinde süratle yol alırken Afrika’ya çok az yatırım yapılıyor. Bu durum yenilenebilir enerji kaynaklarının yetersiz olmasından kaynaklanmıyor, bilakis özel sektör kıtayı daha riskli gördüğünden yatırım yapmaktan çekiniyor. BM’nin Temiz Kalkınma Mekanizması projelerinde de aslan payı Çin’in. Çin’in ardından ise Hindistan ve öteki gelişen büyük ekonomiler geliyor.

Ayrıntılar için:

http://mg.co.za/article/2012-04-05-clean-energy-crucial-for-poor-countries/

Brezilya, Rio+20 zirvesinin sürdürülebilir kalkınmayı dayatmasını istiyor

Brezilya sürdürülebilir kalkınmaya odaklanacak Rio zirvesinin bu kavramı tüm dünyaya bir kalkınma modeli olarak dayatmasını arzu ediyor.

Brezilya Dışişleri Bakanlığı’nın Çevre Departmanı Genel Direktörü Ambassador Luiz Alberto Figueiredo konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Siyasi krizlerin, çevresel krizlerin çoğaldığı bir zamanda yaşıyoruz. Rio+20, mevcut kalkınma modelinin tetiklediği bu krizleri gözden geçirme fırsatıdır” dedi.

Rio+20 zirvesi 20-22 Haziran tarihlerinde düzenlenecek.

Ayrıntılar için:

http://www.france24.com/en/20120404-brazil-wants-rio20-meet-impose-sustainable-development

AB ETS’deki karbon fiyatları yeni emisyon verilerinin ardından dibi gördü

AB ETS’nin geçtiğimiz yıla göre daha az sera gazı emisyonu kapsadığının açıklanmasının ardından sistemdeki karbon fiyatı dün ton başına 6.14 euro’ya düşerek yeni bir rekor kırdı.

AB’den alınan ilk verilere göre AB ETS’nin kapsamına giren sektörlerin emisyonları 2011 yılında % 2.6 oranında azalarak 1.89 milyar ton oldu.

Thomson Reuters Point Carbon analiz firmasına göre ekonomik toparlanmanın yavaşlığı ve ılık havalar nedeniyle emisyonlar beklentilerin gerisinde kaldı. Firma açıklanan verilere bakıldığında emisyonların, sistemin üst sınırına daha önceki iki yılda olduğu gibi bu yıl da ulaşamadığına; bunun sonucunda da piyasada gereğinden fazla AB emisyon izinlerinin (EUAs) bulunacağına dikkat çekti.

Ayrıntılar için:

http://www.businessgreen.com/bg/news/2165450/eu-carbon-price-plumbs-depths-weak-emissions?WT.rss_f=Home&WT.rss_a=EU+carbon+price+plumbs+new+depths+on+weak+emissions+data

MIT’nin 3-D güneş güç kuleleri 20 kat fazla enerji üretiyor

Güneş enerjisini elde etmek, çatılara solar paneller yerleştirmek ya da gökyüzünde güneşi takip edebilmek için bu panelleri dönebilecek şekilde konumlandırmaktan fazlasını ifade ediyor. MIT araştırmacıları da sabit ve düz panellere kıyasla 20 kat fazla enerji üretebilen güneş paneli kuleleri ve küpleri geliştirerek bu doğrultuda önemli bir çalışmaya imza attı.

Yeni 3-D solar panellerinin fiyatı bilinen panellerden pahalı olmasına rağmen güneş kuleleri gün içerisinde, akşam vakitlerinde, kış günlerinde, havanın bulutlu ve kapalı olduğu günlerde bile daha fazla güneş ışığı toplayabiliyor. Böylelikle de güneş enerjisini enerji şebekesi için daha güvenilir bir kaynak haline getiriyor.

Ayrıntılar için:

http://www.mnn.com/earth-matters/energy/stories/mits-3-d-solar-towers-generate-20-times-the-power

ABD’deki yeni sera gazı düzenlemelerinin en büyük kazananı niçin doğal gaz olacak?

Kapsamlı bir şekilde hazırlanan iklim mevzuatının ABD Senatosu’nda “ihmalden öldüğü” 2010 yılında beri çevreciler EPA’nın devreye girip duruma bir çözüm getirmesini bekledi. Ve sonunda çözüm geldi. Washington Post’tan Juliet Elperin’in haberine göre Obama yönetimi çevreyi en çok kirleten elektrik santrallerinin saldığı sera gazlarını sınırlamak için ilk federal standartları kamuoyuyla paylaşacaktı. EPA’nın başındaki isim Lisa Jackson da habercilerle yaptığı bir görüşmede söz konusu kuralları resmi ağızdan duyurdu ve muhtemel düzenlemelerin akıllıca olduğunu ifade etti.

Ne var ki kurallar yalnızca yeni kurulan santraller için geçerli olacak, bu da demek oluyor ki hatırı sayılır ölçüde karbon dioksit salınımı yapan yüzlerce kömür santrali yeni kurallardan muaf tutulacak. EPA’nın sıkı düzenlemeleri sayesinde halihazırda baskı altında olan kömürün sonunu getirecek bu düzenleme belki de bir başka fosil yakıt olan doğal gaz için büyük fırsatlar sunacak. Bunun en büyük kanıtı da düzenlemenin yeni santraller için 1,000 Ibs’lik sınır koymuş olması. Bu sınır hiç de tesadüfi değil, çünkü yakınlarda kurulmuş doğal gaz santralleri 1,000 Ibs’in (Megawatt/Saat) altında CO2 emisyonu salınımı yaparken kömür santralleri 1,800 Ibs’e (Megawatt/Saat) kadar CO2 salabiliyor.

Ayrıntılar için:

http://ecocentric.blogs.time.com/2012/03/27/climate-rules-why-natural-gas-will-be-the-big-winner-in-new-greenhouse-gas-regulations/?xid=rss-topstories

İngiltere’de CO2 emisyonları azaldı

İngiltere Enerji ve İklim Değişikliği Bakanı Edward Davey, yapılan ilk tahminlere göre İngiltere’de salınan sera gazı emisyonlarında azalma görüldüğünü belirterek bu durumu ülkenin iklim değişikliği savaşında liderlik ettiğinin göstergesi şeklinde yorumladı.

Ülkede 2010 yılında salınan toplam sera gazı emisyonlarının %80’den fazlasını CO2 oluşturmaktaydı. 2011 yılındaki CO2 emisyonları bir önceki yıla göre %8 azaldı.

Ayrıntılar için:

http://www.upi.com/Business_News/Energy-Resources/2012/03/30/CO2-emissions-decline-in-UK/UPI-65831333106050/

Japonya: “Fukuşima’dan dersimizi aldık”

Seul’deki Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde konuşan Japonya Başbakanı Yoshihiko Noda, dünya liderlerini bir “güvenlik efsanesi”ne kapılıp gitmemeleri konusunda uyardı. Noda, Japonya’nın geçtiğimiz yıl Fukuşima nükleer santralinde meydana gelen ve Çernobil’den bu yana en tehlikeli nükleer felaket olarak gösterilen kazadan alınan dersleri ayrıntılarıyla anlattı.

Noda’nın açıklamaları Fukuşima santralini de işleten Tokyo Electric Power şirketinin stres testleri yapmak için Kashiwazaki-Kariwa kompleksinin 6 numaralı reaktörünü kapatma kararı almasından bir gün sonra geldi. Şirketin bu kararıyla birlikte Japonya’daki 54 ticari nükleer santral arasında faal durumda olan yalnızca tek bir santral kalmış olacak. Bu santral de 5 Mayıs tarihinde bakım nedeniyle faaliyetine ara verecek.

Ayrıntılar için:

http://www.upi.com/Business_News/Energy-Resources/2012/03/28/Japan-Lessons-learned-from-Fukushima/UPI-63821332949624/

AB’nin okyanus enerjisi hayali henüz gerçekleşmeyecek

Hızlı büyümesine ve sektörün büyük yatırımcılarını çekmesine rağmen Avrupa’daki dalga ve gelgit enerjisi teknolojisi, AB’nin 2020 yılı beklentilerini karşılamayacak gibi görünüyor.

Siemens ve Vattenfall gibi şirketlerden yaklaşık birkaç milyon euro değerinde yatırımı garantileyen sektör, hava koşullarına bağlı olan öteki yenilenebilir enerji alternatiflerine kıyasla daha çok güven vaat ediyor.

Ne var ki şimdiye kadar çekilen yatırım ve sağlanan enerji üretme kapasitesi AB’nin 2020 yılı için öngördüğünün çok altında.  Carbon Trust’ın Deniz Teknolojisi Bölümü Yöneticisi Charlie Blair konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “2020 yılına kadar gigawatt seviyesinden bahsetmek iyimserlik. Henüz megawatt’lık enerji elde etme yolunda ilerliyoruz” dedi.

Dalga ve gelgit enerjisinin, güneş ve rüzgar enerjisi gibi daha yerleşik yenilenebilir enerji türlerinden sonra gündeme gelmesi talihsizlik olarak değerlendiriliyor. Bu sektörün yaşadığı bir başka şanssızlık ise ekonomik krizden etkilenen hükümetlerin yenilenebilir enerji de dahil olmak üzere genel olarak yaptıkları harcamaları kısması.

Ayrıntılar için:

http://www.reuters.com/article/2012/03/26/us-renewables-ocean-idUSBRE82P0EC20120326?feedType=RSS&feedName=environmentNews&utm_source=feedburner&