İngiltere Enerji ve İklim Değişikliği Bakanı Edward Davey, yapılan ilk tahminlere göre İngiltere’de salınan sera gazı emisyonlarında azalma görüldüğünü belirterek bu durumu ülkenin iklim değişikliği savaşında liderlik ettiğinin göstergesi şeklinde yorumladı.
Ülkede 2010 yılında salınan toplam sera gazı emisyonlarının %80’den fazlasını CO2 oluşturmaktaydı. 2011 yılındaki CO2 emisyonları bir önceki yıla göre %8 azaldı.
Ayrıntılar için:
Seul’deki Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde konuşan Japonya Başbakanı Yoshihiko Noda, dünya liderlerini bir “güvenlik efsanesi”ne kapılıp gitmemeleri konusunda uyardı. Noda, Japonya’nın geçtiğimiz yıl Fukuşima nükleer santralinde meydana gelen ve Çernobil’den bu yana en tehlikeli nükleer felaket olarak gösterilen kazadan alınan dersleri ayrıntılarıyla anlattı.
Noda’nın açıklamaları Fukuşima santralini de işleten Tokyo Electric Power şirketinin stres testleri yapmak için Kashiwazaki-Kariwa kompleksinin 6 numaralı reaktörünü kapatma kararı almasından bir gün sonra geldi. Şirketin bu kararıyla birlikte Japonya’daki 54 ticari nükleer santral arasında faal durumda olan yalnızca tek bir santral kalmış olacak. Bu santral de 5 Mayıs tarihinde bakım nedeniyle faaliyetine ara verecek.
Ayrıntılar için:
Hızlı büyümesine ve sektörün büyük yatırımcılarını çekmesine rağmen Avrupa’daki dalga ve gelgit enerjisi teknolojisi, AB’nin 2020 yılı beklentilerini karşılamayacak gibi görünüyor.
Siemens ve Vattenfall gibi şirketlerden yaklaşık birkaç milyon euro değerinde yatırımı garantileyen sektör, hava koşullarına bağlı olan öteki yenilenebilir enerji alternatiflerine kıyasla daha çok güven vaat ediyor.
Ne var ki şimdiye kadar çekilen yatırım ve sağlanan enerji üretme kapasitesi AB’nin 2020 yılı için öngördüğünün çok altında. Carbon Trust’ın Deniz Teknolojisi Bölümü Yöneticisi Charlie Blair konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “2020 yılına kadar gigawatt seviyesinden bahsetmek iyimserlik. Henüz megawatt’lık enerji elde etme yolunda ilerliyoruz” dedi.
Dalga ve gelgit enerjisinin, güneş ve rüzgar enerjisi gibi daha yerleşik yenilenebilir enerji türlerinden sonra gündeme gelmesi talihsizlik olarak değerlendiriliyor. Bu sektörün yaşadığı bir başka şanssızlık ise ekonomik krizden etkilenen hükümetlerin yenilenebilir enerji de dahil olmak üzere genel olarak yaptıkları harcamaları kısması.
Ayrıntılar için:
Sürdürülebilir mühendislik konusunda önde gelen uzmanlardan Keith Clarke, Katar’ın dünyada kişi başına en fazla karbon ayakizinin düştüğü ülke olmasına rağmen sürdürülebilir teknolojide dünya lideri haline gelmesini sağlayacak kaynağa, liderliğe ve vizyona sahip olduğunu belirtti.
İngiltere’nin en büyük mühendislik danışmanlığı firması olan Atkins’in eski İcra Başkanı Clarke, Gulf Times’a yaptığı açıklamada ülkede enerjinin fiilen bedelsiz olduğu düşünüldüğünde Katar’daki karbon ayakizi oranının o kadar şaşırtıcı olmadığını söyledi. Clarke, hükümetin ve sanayi sektörünün “karbon ötesi”ndeki ekonominin nasıl olacağına odaklandığını ve bu nedenle sürdürülebilir teknolojiler ile onlara eşlik edecek “yapı ve değerler” geliştirdiğini ifade etti. Clarke’a göre Katar, geliştirdiği bu değer ve yapıları benzer zorluklarla karşı karşıya kalan ülkelere önümüzdeki yıllarda ihraç edebilecek hale gelecek.
Ayrıntılar için:
Yapılan son araştırmalara göre giderek büyüyen sürdürülebilirlik sektöründe daha fazla kadın elemana ihtiyaç duyuluyor. İhtiyaç en çok da teknisyen ve bilimsel görevlerde çalışacak kadınlar konusunda hissediliyor. Ne var ki özellikle yeşil inşaat ve yeşil bilim alanlarında doğru nitelikleri taşıyan kadın çalışanları bulmak bazen zor olabiliyor.
Ayrıntılar için:
http://www.greenerideal.com/business/0320-more-women-are-needed-within-the-green-jobs-sphere/
Reuters haber ajansının eriştiği ve henüz yayınlanmamış bir rapora göre nükleer enerjinin dünya genelindeki kullanımı önümüzdeki 20 yıl içinde %100 oranında artış gösterebilir. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın hazırladığı raporda bu artışın nedeni olarak Asya’daki büyüme gösteriliyor.
Son 25 yılın en büyük nükleer kazasının ardından daha önceki tahminlere kıyasla daha yavaş bir kapasite artışı yaşanabileceğinin belirtildiği raporda yine de 2030 yılına kadar nükleer enerjinin kullanımında dünya genelinde %35 ile %100 arasında bir artış beklendiği ifade edildi.
Raporda Çin ile Hindistan’ın Asya’daki nükleer enerji kullanım alanını genişletecek ana merkezler olmaya devam edeceği, Rusya’nın da ciddi bir büyüme göstereceği tahminlerine yer verildi.
Ayrıntılar için:
İçlerinde beş Nobel ödüllü ekonomistin de bulunduğu 26 Amerikalı ekonomist, ABD Başkanı Barack Obama’ya AB’nin havayolu şirketlerini emisyon ticaret sistemine dahil etmesine gösterdiği muhalefeti sonlandırmasını tavsiye etti.
Başkan Obama’ya hitaben bir mektup kaleme alan ekonomistler, Obama’dan AB’nin AB ETS ile havacılık sektörünün sebep olduğu karbonu fiyatlandırdığı yenilikçi çabaya destek vermesini, hiç olmazsa bu çabalara karşı gösterdiği etkin muhalefeti bırakmasını istirham etti.
Ayrıntılar için:
Kömürden güç alan Polonya AB’nin uzun vadede karbon emisyonlarını azaltma planını ikinci defa veto ettiğinden AB’de Polonya ile ilgili hayal kırıklığı artıyor
AB Komisyonu’nun iklim değişikliğinden sorumlu üyesi Connie Hedegaard, Polonya’nın itirazlarına rağmen AB komisyonunun düşük karbon ekonomisine geçiş ile ilgili planlarından vazgeçmeyeceğini belirtti.
Yine de, AB’nin karbon hedefleri oybirliği ile belirlendiğinden Komisyon’un nasıl ilerleyebileceği merak konusu.
Ayrıntılar için:
ABD Enerji Bilgi Yönetimi’nden (EIA) yapılan açıklamaya göre ABD’de kömürün aylık enerji üretimindeki payı 2011 yılının Kasım ve Aralık aylarında yüzde 40’ın altına düştü. Kömürün bir aydaki toplam enerji üretimindeki payı en son 1978 yılı Mart ayında bu oranın altında görülmüştü.
EIA kömürün enerjideki payında görülen bu azalmayı doğal gazın artan rekabet gücüne bağlıyor. Doğal gaz fiyatları geçtiğimiz kış hatırı sayılır bir ölçüde düşmüştü. Yalnız bu sonucun ortaya çıkmasında etkili olan bir başka faktör de 2010 Ocak ayı ile 2012 Şubat ayları arasındaki dönemde bazı kömür santrallerinin kapatılması oldu. Kapatılan kömür santralleri yılda 162 milyon ton karbon açığa çıkarıyordu.
Başka bir iyi haberse yenilenebilir enerji sektöründen geldi. EIA’nın raporuna göre 2010 ile 2035 yılları arasındaki elektrik üretimindeki artışın %33’ü yenilenebilir enerjiden elde edilecek.
EIA, rüzgar enerjisini de son birkaç yıldır elektrik üretiminin en hızlı büyüyen kaynaklarından biri olarak tanımladı. 2010 yılındaki rüzgar enerjisi üretimi bir önceki yıla göre %28.1 arttı.
Ayrıntılar için:
http://www.triplepundit.com/2012/03/power-generated-coal-decreased-last-year/


