Çin havayolu şirketleri AB’nin karbon vergisini ödemeyi reddediyor

Çin havayolu şirketleri, AB Emisyon Ticaret Sistemi’nden doğacak hiçbir masrafı ödemeyeceklerini  belirtirken, halihazırda durgunlaşan bir seyahat piyasasıyla mücadele eden Asya-Pasifik’in öteki havayolu şirketleri de doğacak ek masrafları müşterilerine ödetecek gibi görünüyor.

Dün konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Çin Hava Taşımacılığı Birliği (China Air Transport Association) Genel  Sekreter Yardımcısı Cai-Habo “Çin, ETS konusunda AB ile işbirliği yapmayacaktır, bu nedenle de emisyon vergisinden doğacak ek masrafları müşterilerine yüklemeyecektir” diye konuştu.

Havayollarının ısrarla AB kanunu ihlal etmesi durumunda ise Avrupa Komisyonu’nun havayolu işletmecilerini uçuşlardan men edebilme seçeneği bulunuyor.

Cai, Çin havayolu şirketlerinin uçuşlardan kaynaklı karbon emisyon salınımını fiyatlandırması nedeniyle AB’ye karşı yasal eyleme geçmeyi düşünebileceğini söyledi.  Cai, Ancak ABD’nin ETS’ye karşı yürüttüğü adli savaşı kaybetmesi ve  karbon masraflarının 2013 yılı Mart ayına kadar toplanmayacak olması nedeniyle bu konuda çok aceleci olmayacaklarını ekledi.

Ayrıntılar için:

http://www.iol.co.za/business/international/chinese-airlines-refuse-to-pay-europe-s-carbon-tax-1.1208130

Birleşik Krallık, Avrupa’nın yenilenebilir hedeflerini yakalayamayacak

Birleşik Krallık, West Country’deki yeşil destekçilerin canı gönülden harcadığı çabalara rağmen, Avrupa’nın yenilenebilir enerji hedeflerini tutturamama yolunda muazzam bir şekilde ilerliyor. Avrupa Komisyonu’nun EurObserv’ER projesi kapsamında yayınladığı istatistiki verilere göre Birleşik Krallık yenilenebilir enerji liginde öteki 26 üye ülkenin gerisinde kalmış durumda.

Raporda, ülkenin enerji ihtiyacının 2020 yılına %15’ini yenilenebilir enerji ile karşılamasını öngören ve yasal olarak bağlayıcılığı bulunan hedefine ulaşması için üye ülkeler arasında en fazla mesafeyi kat etmesi gereken ülke olduğu belirtildi.

Ayrıntılar için:

http://www.thisiscornwall.co.uk/UK-set-miss-Euro-renewable-targets/story-14334366-detail/story.html

Ve şimdi de gözler Almanya’nın yenilenebilir enerji için harcadığı çabalarda

İlk bakışta kimse, Almanya’nın doğusundaki Feldheim adlı bu küçük köyü devrimle bağdaştıramaz belki; ama yalnızca 145 kişinin yaşadığı bu köy, Almanya’nın tamamıyla yenilenebilir enerjiden güç alan vizyonunu gerçeğe dönüştürdüğü için şimdiden dünyanın pek çok yerinden gelen çevrecilerin, uzmanların ve politikacıların istilası altında.

Ülke, Haziran ayında Merkel hükümetinin geçirdiği yasa ile on yıl içerisinde enerjisinin üçte birini rüzgar ve güneş enerjisi, jeotermal enerji, biyoenerji gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlama hedefi yolunda ilerlemeye başladı. Bir yandan da yeşil istihdamı ve enerji güvenliğini artırıp zararlı emisyonları azaltmayı amaçlayan yasayla ulaşılmak istenen nihai hedef,  bu oranı 2050 yılına kadar %80’e çıkarmak.

Bu hedeflerin herbiri de dünyanın en iddialı ve pahalı hedefleri arasında gösteriledursun, ABD’den Japonya’ya öteki sanayi devi ülkeler de yenilenebilir enerjiden güç alan bir ülkeye dönüşmenin mümkün olup olmayacağını merak ediyor.

Ekonomik güçlükler yaşayan Brandenburg eyaletinin yaklaşık %30 oranında işsizliğin görüldüğü öteki köyleriyle karşılaştırıldığında, Feldheim’da işsizlik sıfır. Bu durum da yenilenebilir enerjiye yatırım yapmanın daha aydınlık bir geleceğe götürdüğünün göstergesi olarak yorumlanıyor. Köy sakinlerinin çoğu ya biyogaz üreten tesislerde ya da köyün elektriğini sağlayan rüzgar ve güneş enerjisi parklarında çalışıyor.

Feldheim’daki enerji konseptinin yaratılmasına ve gerçekleştirilmesine yardımcı olan Energiequelle şirketinin sözcüsü Werner Frohwitter’a göre, Feldheim’da bir enerji devrimi gerçekleşiyor.

Eklemekte yarar var, enerji devrimi yalnızca Feldheim gibi şehirden uzak bölgelerde yaşanmıyor. Öyle ki, Aralık ayının başlarında Berlin’de de önemli bir tanıtım yapıldı. Geri dönüştürülmüş malzemeden inşa edilen, kendi kendini idame ettirebilen, enerji verimliliğine sahip, hatta garajında elektrikli araçların şarj edilebildiği bir evin prototipiydi tanıtılan.

“Efficiency House Plus” adıyla anılan bu proje ile ilgili açıklamalarda bulunan Alman Ulaştırma Bakanı Peter Ramsauer, “Yalnızca yenilenebilir enerjiden güç alarak yaşamanın günümüzde dahi mümkün olduğunu herkese göstermek istiyoruz” dedi. Ramsauer, “Temel prensip, evin yaşamak için gerekenden daha çok enerji üretmesi. Bu fazla enerji ise elektrikle çalışan otomobilleri ve bisikletleri şarj etmek için kullanılabilir, ya da kamu şebekesine satılabilir” diye konuştu.

BMW AG, Daimler AG, Volkswagen AG ile Opel gibi Almanya’nın önde gelen dört otomobil üreticisi de bu projeye destek veriyor.

Ayrıntılar için:

http://www.google.com/hostednews/ap/article/ALeqM5iAR9MiHjIcec3pTb5NmpTSvc45Qg?docId=41ab16b1c5114e16ad51228109ba8af2

Türkiye, Rusya’nın gaz planını onayladı

Rusya Çarşamba günü Türkiye’den aldığı onay ile birlikte, Avrupa’nın Rus doğalgazına olan bağımlılığını artıracak Güney Akım projesinin önündeki son büyük engeli de kaldırmış oldu.

Rusya ile AB arasında rakip boruhatları üzerine bir süredir devam eden çekişmeyi daha da sertleştiren bu gelişme Ukrayna’nın da kendi boruhattı sisteminin kontrolünü Rusya’ya vermesi yönündeki baskıyı artırdı.

Projenin ana hissedarı olan ve Avrupa’ya verilen gazın büyük kısmını tedarik eden Gazprom’da konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada, Türkiye’nin onayının Güney Akım projesinin planlandığı şekilde 2015 sonuna kadar hayata geçirilecek olması anlamına geldiği belirtildi.

Bir Avrupa Komisyonu sözcüsü ise Güney Akım anlaşmasının sonuca fazla bir etkisi olmayacağını ve “mevcut çerçeve ile yükümlülükleri etkilemeyeceğini” ifade etti. AB yetkilileri Güney Akım’ın Nabucco gibi proje aşamasına gelmediği fikrinde.

Güney Akım projesi üzerine anlaşmaya varıldığı haberi, Azerbaycan ile bazı Orta Asya ülkelerinden Avrupa’ya doğalgaz taşınmasını öngören Nabucco projesinin güçlüklerle karşı karşıya bulunduğu bir zamanda geldi. AB, projeyi birliğin Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak için öne sürmüştü. Ne var ki Azerbaycan da geçtiğimiz günlerde Türkiye’den geçecek ve Nabucco’nun güzergahına paralel olacak kendi boruhattını inşa etmeyi planladığını açıkladı.

Ayrıntılar için:

http://online.wsj.com/article/SB10001424052970204632204577126220469891132.html

Çin, emisyon endekslerini yayınlayacak

Çin, önümüzdeki yıl enerji tasarrufu hedeflerine ulaşmak ve ekonomisini yeniden yapılandırmak amacıyla başlatacağı pilot uygulama ile seragazı emisyonlarını ve enerji tüketimini ölçen endeksler yayınlayacak.

Ulusal İstatistik Bürosu (NBS) bünyesinde yer alan enerji istatistiği departmanı direktörü Wen Jianwu, endeksleri belirli aralıklarla yayınlamayı planladıklarını belirtti.

China Daily’ye açıklamalarda bulunan Wen, önümüzdeki yılın ilk yarısında inşaat ve hizmet sektörlerindeki enerji tasarrufu ile geri dönüşümü denetleyecek istatistik bazlı bir değerlendirme sisteminin uygulamaya konacağını söyledi.

Sistemin deneneceği beş eyalet arasında Doğu Çin’deki Shandong ile Kuzey Çin’deki Shanxi eyaletleri bulunuyor.

Ayrıntılar için:

http://www.chinadaily.com.cn/usa/china/2011-12/27/content_14331600.htm

BP güneş enerjisinden çekiliyor

Şirketin 2008 yılından beri küçülen güneş enerjisi birimi Çin’in aşırı boyutlara varan rekabetine, düşen fiyatlara, fazla kapasiteye ve sektörün halen bağımlı durumda olduğu sübvansiyonlardaki azalmaya kurban gitti.

Çarşamba günü de Solar Millenium borçlarını ödeyemeyeceğini bildirmişti. Solar Millenium böylece modül üreticisi Solon’la birlikte Aralık ayında iflasını bildiren ikinci Alman güneş enerjisi şirketi oldu.

2011’in başlarında Amerikan Solyndra LLC iflas etmişti. İsviçre bankası Sarasin’in en son yürüttüğü araştırmaya göre ise Conergy ile Q-Cells, sektördeki krizden en çok etkilenen Alman şirketleri arasında.

BP, ABD’deki rüzgar enerjisi portföyü ve biyoyakıt alanında yürüttüğü faaliyetleriyle alternatif enerji sektöründe önemli bir pozisyona sahip. Şirket, alternatif enerjiye yapmayı planladığı 8 milyar dolarlık yatırımın şimdiye kadar 7 milyar dolarlık kısmını yapmış durumda.

Ayrıntılar için:

http://www.reuters.com/article/2011/12/21/us-bp-solar-idUSTRE7BK1CC20111221?feedType=RSS&feedName=environmentNews&utm_source=feedburner&utm_medium=feed&utm_campaign=Feed%3A+reuters%2Fenvironment+%28News+%2F+US+%2F+Environment%29

Durban’da Yeşil Fon için anlaşmaya yaklaşılıyor

Durban’da temaslarda bulunan delegeler, fakir ülkelerin küresel ısınmanın etkilerinden korunmalarına ve iklim değişikliğine karşı mücadele yeni bir küresel çabaya doğru yol almalarına yardımcı olacak Yeşil İklim Fonu’na son şeklini vermeye yaklaştı.

Zengin ülkeler, yükselen sıcaklıklardan doğrudan etkilenen fakir ülkelerin ekonomilerini bu şartlara uyumlu hale getirmeleri ve olumsuz hava koşullarından kendilerini korumaları için 2020 yılına kadar her yıl 100 milyar dolar yardım taahhüdünde bulunmuştu.

Fonu eleştirenler, fonun kaynakları ve toplanan paranın nasıl harcanacağı hususlarında bir anlaşmaya varılmadığı müddetçe fonun boş laftan ibaret olacağını söylüyor.

ABD İklim Elçisi Todd Stern, “Bu konuyu olumlu bir şekilde sonuçlandıracağımıza inanıyorum. Geriye birkaç teknik ve operasyonel ayrıntının müzakere edilmesi kaldı” dedi.

Bazı kaynaklara göre ise ABD; Çin, Brezilya, Meksika gibi gelişmekte olan ülkelerin de desteğini alan fon için uzun dönemli finansmanın nereden bulunacağı ve fondan yararlanacak fakir ülkelerin ihtiyaçlarının nasıl ölçüleceği konularında sıkı pazarlık yapıyor.

Uluslararası nakliyat sırasında salınan emisyonların fiyatlandırılması nakit para için bir seçenek olabilir, ancak bakanların taslaklarda yer bulan bu öneriyi benimseyip benimsemeyecekleri henüz belli değil.

Daha önceki BM görüşmelerinde de nakliyat kaynaklı emisyonlarla ilgili bir maddenin taslağa dahil edilmesi denenmiş ancak nihai taslakta böyle bir ifadeye yer verilmemişti.

Konu ile ilgili görüşlerini paylaşan HSBC iklim değişikliği analistlerinden Nick Robbins ise böyle bir fonun bu hafta tesis edilmesi halinde bile uygulamadaki gerçekliklerin fonun etkisini birkaç yıl sınırlandıracağını söyledi. Robbins, “Fonun kurulması en az 12 ay sürecektir. Ekspertiz süreci de düşünüldüğünde muhtemelen 2015 yılına kadar fondan harcama yapılamayacaktır” dedi.

Ayrıntılar için:

http://af.reuters.com/article/topNews/idAFJOE7B702420111208?pageNumber=1&virtualBrandChannel=0

Bill Gates Çin’le birlikte nükleer reaktör inşa edebilir

Bill Gates, Çin ile birlikte yeni ve daha güvenli bir nükleer reaktör geliştirmeyi müzakere ettiklerini doğruladı.

Pekin’de konuşan Microsoft’un kurucu ortaklarından Gates, amaçlarının düşük maliyetli, çok güvenli ve çok az atık üreten bir reaktör geliştirmek olduğunu belirtti.

Gates’in ciddi boyutta finansal destek verdiği Amerikan TerraPower şirketi seyreltilmiş uranyumla çalışabilecek bir nükleer reaktör geliştiriyor.

TerraPower’ın Çin hükümetinde yer alan çeşitli isimlerle çok iyi görüşmeler gerçekleştirdiğini belirten Gates, görüşmelerin daha başlangıç aşamasında olduğuna dikkat çekti.

Gates, reaktör ile ilgili araştırma ve geliştirme faaliyetleri için önümüzdeki beş yıl içinde yaklaşık bir milyar doların harcanacağını söyledi.

Ayrıntılar için:

http://www.independent.co.uk/news/world/asia/bill-gates-and-china-may-build-nuclear-reactor-6273422.html

Durban: Çin emisyonlarını azaltmayı kabul etti, gözler Hindistan’da

Seragazı emisyonlarını azaltmak için bağlayıcı bir taahhütün altına girmeyi tek taraflı olarak kabul eden Çin, Hindistan’a büyük bir darbe vurdu. Çin’in bu girişimi hala devam etmekte olan iklim görüşmeleri sırasında birlikte hareket eden BASIC ( Brezilya, Güney Afrika, Hindistan, Çin) ülkelerinin bütünlüğünü tehlikeye soktu.

Çin’in bu kararıyla Hindistan ile birlikte şimdiye kadar takındığı tutum arasında dağlar kadar fark var. İki ülke de yakın zamana kadar gelişmekte olan ülkelerden, bağlayıcı herhangi bir yükümlülük altına girilmesinin istenemeyeceği görüşündeydi.

Çin’in attığı bu adım nedeniyle Hindistan da baskı altında.

Ne var ki Çin bu yeni politikasını hayata geçirmek için bazı koşulların karşılanmasını bekliyor. Ülkenin en üst düzey iklim müzakerecisi Xie Zhenhua yasal olarak bağlayıcılığı olan bir anlaşmayı kabul etmek için beş ön koşul sunacaklarını açıkladı.

Bu koşullar ise şöyle:

  • Hakkaniyet prensibi desteklenmeli (Gelişmekte olan ülkeler Batılı ülkelerin sebep olduğu tarihsel kirlilikten tazminat alma hakkına sahip olmalı),
  • “Ortak fakat farklılaşmış sorumluluklar” prensibine uyulmalı (Bütün taraflardan yükümlülükleri aynı şekilde yerine getirmesi beklenmemeli),
  • Her ülkenin kapasitesi göz önüne alınmalı,
  • Kyoto Protokolü gelişmiş ülkelerce yeniden imzalanmalı,
  • Gelişmekte olan ülkelere kısa ve uzun vadeli finansman sağlanmalı.

Ayrıntılar için:

http://indiatoday.intoday.in/story/durban-china-accepts-climate-deal-puts-india-in-a-spot/1/162926.html

Anglo American: “Yakıt hücreleriyle yüzbinlerce iş imkanı yaratılabilir ve temiz enerji üretilebilir”

Dünyanın en büyük platin üreticisi Anglo American şirketinin CEO’su Cynthia Carroll, Güney Afrika’ya bir yandan yüzbinlerce yeni iş olanağı yarattıracak bir yandan da temiz ve sıfır-emisyonlu enerji kaynağı elde ettirecek fırsat kapısının sonuna kadar açık olduğunu belirtti.

BM İklim Değişikliği 17. Taraflar Konferansı (COP 17) başkanlığı adına düzenlenen törende konuşan Carroll, “Platinin merkezde olduğu bir yakıt hücresi sanayisi Güney Afrika’nın istihdam yaratma çabasına da destek olacaktır” dedi. Carroll ayrıca Anglo American olarak bu alanda çalışmalar yapan uzman bir birime Londra’da araştırma yaptırdıklarını, bu birimin de hidrojen hücre yakıtının Güney Afrika’da yepyeni bir sanayi sektörünün gelişmesine yol açacağı ve ülkenin küresel yeşil ekonomide önemli bir oyuncu olmasını sağlayacağı sonucuna vardığını açıkladı.

Carroll “Güney Afrika’nın 17. Taraflar Konferansı’nın (COP 17) da ötesinde iklim değişikliği tartışmasını derinden etkileyecek bir fırsatı var. Çoğunlukla iklim değişikliği tartışması anlaşılabilir bir şekilde karbon emisyonlarını azaltmaya odaklanırken, düşük karbonlu bir dünyada var olan muazzam fırsatları da gözden kaçırmamalıyız” dedi.

Carroll, Carbon Trust’ın Güney Afrika’da hücre yakıtı geliştirilmesine yönelik bulgularını da paylaştı. Buna göre,

  • önümüzdeki 30 yıl içinde, üretim, yalıtım ve bakım alanlarına yapılacak uygun düzeyde yatırımla yüzbinlerce yeni iş imkanı yaratılabilir.
  • üretilen yakıt hücreleriyle enerji güvenliği konusunda karşılaşılabilecek güçlükler alt edilebilir ve aynı anda ulusal elektrik şebekesinde önemli bir genişleme olmaksızın kırsal topluluklara enerji verilebilir.
  • bu sayede küresel piyasaya bilgi ve ürün ihracı da yapılabilecektir.

Ayrıntılar için:

http://www.miningweekly.com/article/hundreds-of-thousands-of-jobs-clean-power-from-fuel-cells-anglo-american-2011-12-05