ABD’de bulunan National Wildlife Foundation ile Southern Environmental Law Center tarafından yapılan bir araştırmaya göre elektrik elde etmek için fosil yakıtlar yerine odun yakılması atmosferik karbon seviyesinde artışa neden olabilir.
Southern Environmental Law Center kıdemli avukatlarından David Carr biyokütle ile ilgili olarak “odunun yenilenebilir bir kaynak olması kendiliğinden karbon nötr olduğu anlamına gelmez” dedi.
Son zamanlarda ABD eyaletlerinde elektrik üretmek amacıyla odunsu biyokütle kullanımında bir artış gözleniyor. Ülke genelinde yaygınlaşan bu eğilimin yanı sıra Avrupa’daki pazarlara odun peleti de ihraç ediliyor.
Araştırma, bu canlılık sürdükçe biyokütle endüstrisinin hızarhane atıkları ya da başka kaynaklar kullanmak yerine canlı ağaçları kesmeye başlayacakları tahmininde bulundu.
Ayrıntılar için:
Yapılan bir araştırmaya göre gün geçtikçe daha çok sayıda Singapurlu iklim değişikliğine dikkat etme çağrılarına kulak veriyor ve bölgedeki finans kurumları da artık onların bu hislerine benzer hisler taşıyor.
Dünya Bankası’nın yatırım kolu Uluslararası Finans Kurumu’nun (IFC) yaptırdığı araştırma bankacılık sektörünün sürdürülebilirliği benimsediğini ve bankaların tüketicilerin çağrısına cevap verdiğini gösterdi. Araştırmada bankaların yeşile doğru dönüşüme teşvik etme çalışmaları sırasında topluluklar ve paydaşlarla işbirliği yaptığı da görüldü.
Konuyla ilgili açıklama yapan IFC Doğu Asya Pasifik Direktörü Sergio Pimenta şunları söyledi: “Bence gelişen pek çok piyasada sürdürülebilirlik yolunda çok ilginç çalışmaları olan çok sayıda banka vardı. Ama şimdi bu durum gittikçe yaygınlaşıyor, bu nedenle de neredeyse her banka sürdürülebilirlik finansmanını benimsiyor. Örnekse Çin’de şu anda yeşil kredi politikaları dediğimiz politikaları teşvik etme konusunda hükümetle birlikte çalışıyoruz. Böylece bankalar kredi verirken vadelerde çevresel ve sosyal yönergelere uyum sağlamak zorunda olacaklar.”
Ayrıntılar için:
http://www.channelnewsasia.com/stories/singaporebusinessnews/view/1182016/1/.html
İran’dan en fazla ham petrol ithal eden ülkeler ihtiyaçlarını karşılamak için farklı tedarikçilere yönelince dünyanın en büyük beşinci petrol üreticisi ve ikinci en büyük doğal gaz rezervlerine sahip ülkesi olan İran da yeşilleşmesinin zamanının geldiğini düşünmeye başladı.
İran Enerji Bakanı Rüstem Kasımi geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, “Yaptırımlar ağırlaştıkça İran’ın petrol satması giderek zorlaşacağından İran, hidrokarbon rezervlerini muhafaza etmek için yenilenebilir enerjiye yatırım yapmalı” diye konuştu.
Ne var ki İran’daki yenilenebilir enerji sektörü tıpkı Orta Doğu’nun öteki ülkelerinde olduğu gibi zayıf. Bu ülkelerde yatırımlar ucuz petrol ve gazdan güç alan ancak enerji açlığı çeken sanayiler kurmaya odaklanmış durumda.
Ayrıntılar için:
AB, ülkelerin küresel bir emisyon kontrol sistemi kurmaya doğru belirgin bir ilerleme kaydetmeleri halinde havayolu şirketlerini saldıkları seragazı emisyonlarından mesul tutan yeni düzenlemenin bazı kısımlarını askıya alabilir.
Avrupa Komisyonu İklim Eylemi Genel Direktörü Jos Delbeke tarafından yapılan bu açıklama, Çin’in ülkedeki havayolu şirketlerine Avrupa emisyon sistemi dahilinde kendi izni olmaksızın herhangi bir ücret ödemeyi yasaklayan kararını duyurmasının ardından geldi.
Ayrıntılar için:
Avrupa Komisyonu’nun enerjiden sorumlu üyesi Günther Oettinger Salı günü yaptığı açıklamada, birliğin %10’luk biyoyakıt hedefini çevreye zarar vereceği gerekçesiyle daha da artırmaya karşı olduğunu belirtti ve üye ülkeleri 2030 enerji hedefleri üzerinde iki yıl içinde bir anlaşmaya varmaya çağırdı.
Bir konferansa konuşmacı olarak katılan Oettinger biyoyakıt hedefi ile ilgili olarak; “Ben bugün karar verecek olsam biyoyakıtlar için %10’dan fazla hedef belirleyen bir teklifi reddederdim. Sürdürülebilirlik sorunu bir bütün olarak ele alınmalı’ dedi.
2030 hedeflerinin yasal olarak bağlayıcı olup olmaması ile ilgili gelen bir soru üzerine de Oettinger, bunun biyoyakıtlar ile öteki yenilenebilir kaynakların finansal anlamda geleneksel yakıtlarla rekabet edebilirliğine bağlı olduğunu söyledi. Oettinger, “Rekabet mümkün olursa, bağlayıcı bir yasaya ihtiyacımız kalmaz” dedi.
AB’nin 2020 yılı sonuna kadar karayolu taşımacılığındaki yenilenebilir enerji payını %10’a çıkarmayı öngören bağlayıcı bir hedefi bulunuyor. Bu oranın neredeyse tamamının da biyoyakıtlar ile geleneksel yakıtlar karıştırılarak yakalanması bekleniyor.
Ayrıntılar için:
http://www.reuters.com/article/2012/02/07/eu-biofuels-idUSL5E8D725N20120207
On yılı aşkın bir süre önce güneş enerjisi Küba’nın dağlarında yaşayan toplumların hayatını değiştirmişti. Şimdi de güneş ve öteki yenilenebilir enerji kaynakları ada genelinde sürdürülebilir enerjinin geliştirilmesi yolunda değerlendirilebilir en iyi seçenekler olarak öne çıkıyor.
CUBASOLAR (Küba Toplumu Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Teşvik Etme ve Çevreye Saygı) Başkanı Luis Bérriz ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada dünyadaki temiz enerji potansiyeli tüketim için ihtiyaç duyulan miktarı aşıyorsa neden hala çevreyi kirleten enerji türlerinin kullanıldığını sordu. Bérriz’in hesaplamalarına göre Küba’ya gelen güneş miktarı günde 50 milyon ton petrole eşdeğer.
Bérriz, “1000 km uzunluğundaki ulusal karayolumuzu solar panellerle kapladığımızda fosil yakıtlar kullanmadan ve tek bir metrekare tarım alanı işgal etmeden şu anda kullandığımız enerjinin tamamını üretebileceğiz” dedi ve ekledi “Ayrıca hiç kimse güneşi engelleyemez, çünkü güneş kimsenin tekelinde değil.”
Ayrıntılar için:
İspanya Tarım Bakanı Miguel Arias-Canete, “İspanya’nın Kyoto Protokolü’nden doğan yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için en az 355 milyon euro değerinde karbon kredisi alması gerekebilir” dedi.
Arias-Canete, “Hükümetin çok sayıda sertifikaya ihtiyacı var. Borçlarımız bir önceki hükümetin öngördüğünden çok daha yüksek, bu nedenle de durum baya endişe verici” diye konuştu.
İspanya son beş yılda emisyon sertifikaları ve ofsetleri toplamak için yaklaşık 750 milyon euro harcadı.
Ayrıntılar için:


