BM Yeryüzü Zirvesi’nin düzenlenmesinden 20 yıl sonra, dünyanın pek çok yerinden temsilci önümüzdeki Haziran ayında Rio de Janeiro’da buluşacak. Brezilya heyetinin başındaki diplomat Andre Correa do Lago, bu defaki zirvenin odağında iklim değişikliğinden ziyade sürdürülebilir kalkınma olduğunu açıkladı.
Correa do Lago, “ABD’de bu yılki seçimlerde Başkan Obama’nın karşısına çıkmak için yarışan cumhuriyetçi adayların küresel ısınmayı bir sorun olarak görmeyi bile reddetmesi, uluslararası toplantılarda bu konuyu tartışmanın ne kadar zor olduğunu açıkça göstermektedir” dedi.
1992’de düzenlenen Yeryüzü Zirvesi dünyanın dikkatini küresel ısınmaya çekmişti, ancak bu yılki konferans ekonomiyle ilgili endişelerin her konuyu gölgede bıraktığı bir atmosferde gerçekleşecek.
Bazı çevreler konferansın pek bir etkisi olmayacağından endişe duysa da Correa do Lago yeni fırsatların doğabileceği görüşünde. Correa do Lago, “Çevre krizinin farkındayız, finansal bir kriz de yaşıyoruz, istihdam krizimiz de var, aynı anda pek çok krizle karşı karşıyayız. Hatta bazı ülkeler bütün bu krizleri aynı anda yaşıyor. Ama gerçek şu ki sürdürülebilir kalkınma bütün bunların çözümü olacaktır” dedi.
Ayrıntılar için:
Çin Ticaret Bakanlığı, ithal edilen rüzgar türbini kuleleri hakkında inceleme başlatan ABD’yi temiz enerji işbirliğini tehlikeye atmakla ve emisyonların azaltılması için dünya genelinde harcanan çabaları baltalamakla suçladı.
ABD Ticaret Bakanlığı geçtiğimiz hafta bir grup Amerikalı rüzgar türbini kulesi üreticisinden gelen şikayete kulak vereceğini açıklamıştı. Çin ile Vietnam’dan ithal edilen kulelerin daha ucuza satılması nedeniyle şikayetlerin gelmesi üzerine ABD, ithal edilen ürünlerin ticaret kurallarını ihlal edip etmediğini anlamak için resmi bir inceleme başlatacağını duyurmuştu.
Bunun üzerine Çin Ticaret Bakanlığı da kendi internet sitesinde bir bildiri yayınlayarak incelemeyi eleştirdi ve ABD hükümetinin bu ürüne ithalat vergisi koyması durumunda Çin’in de karşılık vereceği tehditini alttan alta hissettirdi.
Geçtiğimiz Kasım ayında da Çinli yetkililer ABD hükümetinin Amerikan temiz enerji şirketlerine verdiği devlet desteğini araştırmak için kendi incelemelerini başlatacağını duyurmuş ve gerginliği tırmandırmıştı.
Ayrıntılar için:
http://www.guardian.co.uk/environment/2012/jan/23/china-us-wind-turbine-import
AB’nin fosil yakıtlar yakmaya devam ederek küresel ısınmanın etkilerini azaltmayı amaçlayan uzun dönemli enerji planları, karbondioksit emisyonlarını yakalama ve yeraltındaki kaya formasyonlarında depolama önerileri etrafında yoğunlaşıyor. Ne var ki, test edilmeyen bu teknolojinin bulduğu zayıf destek CCS’nin gelişiminde Avrupa’yı geriye atıyor.
Geçtiğimiz yılın son çeyreğinde Almanya ve İngiltere’de iki karbon yakalama ve depolama projesi iptal edilmişti. Geriye kalan projelerin büyük çoğunluğu da düzenlemelere yönelik itirazlar, finansman eksikliği, kamuoyunun doğabilecek jeolojik tehlikelere karşı çıkması ve iklim değişikliğini yavaşlatma stratejileri üzerindeki genel belirsizlik nedeniyle aynı kaderi paylaşabilir.
Avustralya hükümetine bağlı olan ve bu teknoloji hakkında tüm dünyayla bilgi paylaşımını amaçlayan araştırma merkezi Global C.C.S. Institute, enerji santrallerine karbon yakalama teknolojisi eklemenin sermaye maliyetini %30 ile %100 arasında bir oranda artırdığını belirledi. Bu oran santralin büyüklüğüne göre ortalama bir ile iki milyar Euro arasında bir artış anlamına geliyor. Bu teknoloji bir yandan da enerji üretimini %20 azaltarak santrallerin verimliliğini düşürüyor.
Yine de bu teknolojiye Norveç, ABD, Avustralya ve Kanada’nın da aralarında bulunduğu pek çok ülke siyasi ve finansal destek veriyor. Bunun nedeni de ekonomilerin; fosil yakıtların, özellikle de kömürün güvenilirliğinden ve ödenebilirliğinden özveride bulunmadan iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için çabalıyor olması.
ABD’de faal durumda olan 4 CCS projesi bulunurken, üç proje de inşaat aşamasında. 18 projenin daha yapılması planlanıyor. Kanada’da faaliyette olan bir, inşaat halinde ise iki proje bulunuyor. Üç proje için nihai karar beklenirken üç projenin daha yapılması planlanıyor.
Geçtiğimiz ay Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilen “2050 için Enerji Yol Haritası”nda da 2050 yılına kadar birliğin genelindeki emisyon azaltımlarının %19 ile %32 arasında bir oranının karbon yakalama teknolojisiyle gerçekleşmesi bekleniyor.
Ayrıntılar için:
http://www.nytimes.com/2012/01/17/technology/17iht-rbog-ccs17.html?_r=1&src=busln
Perşembe günü Bloomberg New Energy Finance tarafından yayınlanan rapora göre, yenilenebilir enerji sektörü 2011 yılında çalkantılı bir dönem geçirmesine rağmen yenilenebilir enerjiye yapılan küresel yatırımlar rekor kırarak 260 milyar Dolar oldu. ABD geçtiğimiz yılki performansıyla Çin’i liderlik koltuğundan etti.
Londra merkezli piyasa araştırma şirketi Bloomberg New Energy Finance, bu miktarın bir önceki yıla göre %5’lik bir artışa tekabül ettiğini ve 2004 yılında yapılan yatırımın beş katı büyüklüğünde olduğunu açıkladı.
Raporun yazarları “2011 yılındaki rekor yatırım rakamları çok çarpıcı; çünkü genel olarak dünya ekonomisi ve özelikle de enerji sektörü için zor geçen bir yılda bu rakamlara ulaşıldı. Sektör; üreticilerin kar marjlarında hissedilen şiddetli baskıdan, hisse fiyatlarındaki keskin düşüşten, bazı iflaslardan, Avrupa hükümetlerinin sübvansiyon kesintilerinden ve banka finansmanına erişimin azalmasından dolayı sıkıntılar yaşadı” yorumlarında bulundu.
Bloomberg New Energy Finance’a göre, pek çok güneş enerjisi şirketinin, özellikle de Solyndra’nın iflası günlerce gazetelerin manşetlerinde yer almıştı. Buna rağmen, güneş enerjisine yapılan yatırım 2011 yılında dünya genelinde %36 artarak 136,6 milyar Dolar seviyesine geldi. Rüzgar enerjisine yapılan yatırım ise 74,9 milyar Dolar olarak gerçekleşti.
ABD’de yapılan yenilenebilir enerji yatırımları 2011 yılında %33 artarak 55,9 milyar Dolar olarak gerçekleşti. Çin’in yatırımları ise 47,4 milyar Dolar’da kaldı. ABD, 2009 yılında Çin liderliği alana kadar yenilenebilir enerji yatırımlarında aslan payına sahipti.
Ayrıntılar için:
Bulgaristan Başbakanı Boiko Borisov, 2020 yılı yenilenebilir enerji hedeflerini yakalama konusunda ettikleri taahhüdün arkasında durduklarını, ancak şu günlerde temiz enerji teknolojisinin çok pahalı olduğunu belirtti.
Aralık ayında AB liderleri özellikle Polonya’nın desteklediği ve 2014 yılına kadar elektrik ve doğal gaz için tek bir pazar oluşturulmasını öngören teklife destek vermişti. Teklifte enerji şirketlerinin 2020 yılına kadar her yıl tüketicilerin talebini %1,5 azaltmaya yardımcı olması talep ediliyor. Teklifler AB’nin Avrupa ekonomisini “karbonsuzlaştırma” çabalarının bir parçası.
Borisov, “Bulgar halkının pahalı olan yenilenebilir enerji için ödeme yapmasını istemiyorum. Bu aşamada, rüzgar çiftliklerini ve güneş enerjisi parklarını çok pahalı olduklarından dolayı enerji şebekemize dahil etmemiz konusunda bizi zorlayan bir şey bulunmuyor” dedi.
Borisov yine de hükümet olarak, Avrupa Birliği’nin temiz enerji alternatiflerini geliştirmek için başlattığı girişimlerden kaçmadıklarını sözlerine ekledi.
Ayrıntılar için:
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ankara ile Moskova arasında geçtiğimiz günlerde imzalanan doğalgaz sevkıyatı anlaşmasının Nabucco’nun gelişimine zarar vermeyeceğini belirtti.
Rusya’nın Avrupa’ya tedarik ettiği gaz Ukrayna’da bulunan ve Sovyetler döneminden kalan boruhatları üzerinden taşınıyor. Rusya’nın Güney Akım projesi ise Avrupalı tüketicilere Rusya dışındaki ülkelerden doğalgaz tedarik etmesi planlanan Nabucco boruhattına rakip olarak görülüyor. Moskova’nın Avrupa enerji piyasasına çeşitlilik getirecek Güney Akım projesi çerçevesinde Gazprom ile BOTAS geçtiğimiz ay bir anlaşmaya varmıştı.
Önemli bir not: Hem Nabucco hem de Güney Akım boruhatlarının Türkiye’den geçmesi planlanıyor.
Ayrıntılar için:
General Motors Başkan Yardımcısı Steve Girsky Salı günü yaptığı açıklamada, Chevrolet Volt plug-in hibrit aracının yılın ilk yarısında beklenenden az satılması durumunda bu aracın üretimini azaltacaklarını belirtti. Girsky 2012 yılı için bir satış tahmini yapmaktan kaçındı.
Geçtiğimiz yıl plug-in hibrit otomobili, GM’nin beklentilerinin aşağısında alıcı bulmuş, toplamda yaklaşık 8,000 araç satılmıştı.
Ayrıntılar için:
Thomson Reuters Point Carbon analistlerinin Salı günü sonuçları açıklanan değerlendirmesine göre, dünya genelindeki karbon piyasaları geçtiğimiz yıl, bir önceki yıla göre %4 oranında değer kazanarak toplamda 96 milyar Euro değerine ulaştı. Point Carbon analistlerine göre:
- Dünyanın en büyük karbon piyasası olan AB Emisyon Ticaret Sistemi %6’lık bir artışla 76 milyar Euro değerine erişti.
- BM’nin sertifikalandırılmış emisyon azaltımları (CERs) piyasası bir önceki yıla göre %2 değer kaybederek, 2011 yılında 17.8 milyar Euro değerine geriledi.
- Kyoto Protokolü’nün gelişmiş ülkelerdeki emisyon azaltım projeleri için karbon kredisi veren Ortak Uygulama (Joint Imlementation) piyasası %40’lık bir değer artışıyla 716 milyon Euro değerine ulaştı.
- Kuzey Amerika karbon piyasasının değeri 2011 yılında azalarak 221 milyon Euro oldu.
- 2010 yılında 91 milyon Euro olan Yeni Zelanda karbon piyasasının değeri ise 2011 yılında 106 milyon Euro’ya çıktı.
Ayrıntılar için:
Çin havayolu şirketleri, AB Emisyon Ticaret Sistemi’nden doğacak hiçbir masrafı ödemeyeceklerini belirtirken, halihazırda durgunlaşan bir seyahat piyasasıyla mücadele eden Asya-Pasifik’in öteki havayolu şirketleri de doğacak ek masrafları müşterilerine ödetecek gibi görünüyor.
Dün konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Çin Hava Taşımacılığı Birliği (China Air Transport Association) Genel Sekreter Yardımcısı Cai-Habo “Çin, ETS konusunda AB ile işbirliği yapmayacaktır, bu nedenle de emisyon vergisinden doğacak ek masrafları müşterilerine yüklemeyecektir” diye konuştu.
Havayollarının ısrarla AB kanunu ihlal etmesi durumunda ise Avrupa Komisyonu’nun havayolu işletmecilerini uçuşlardan men edebilme seçeneği bulunuyor.
Cai, Çin havayolu şirketlerinin uçuşlardan kaynaklı karbon emisyon salınımını fiyatlandırması nedeniyle AB’ye karşı yasal eyleme geçmeyi düşünebileceğini söyledi. Cai, Ancak ABD’nin ETS’ye karşı yürüttüğü adli savaşı kaybetmesi ve karbon masraflarının 2013 yılı Mart ayına kadar toplanmayacak olması nedeniyle bu konuda çok aceleci olmayacaklarını ekledi.
Ayrıntılar için:
Birleşik Krallık, West Country’deki yeşil destekçilerin canı gönülden harcadığı çabalara rağmen, Avrupa’nın yenilenebilir enerji hedeflerini tutturamama yolunda muazzam bir şekilde ilerliyor. Avrupa Komisyonu’nun EurObserv’ER projesi kapsamında yayınladığı istatistiki verilere göre Birleşik Krallık yenilenebilir enerji liginde öteki 26 üye ülkenin gerisinde kalmış durumda.
Raporda, ülkenin enerji ihtiyacının 2020 yılına %15’ini yenilenebilir enerji ile karşılamasını öngören ve yasal olarak bağlayıcılığı bulunan hedefine ulaşması için üye ülkeler arasında en fazla mesafeyi kat etmesi gereken ülke olduğu belirtildi.
Ayrıntılar için:
http://www.thisiscornwall.co.uk/UK-set-miss-Euro-renewable-targets/story-14334366-detail/story.html


