Merkezi Birleşik Arap Emirlikleri’nde bulunan ve Global Village Partnerships’e bağlı GVP Media, bölgenin ilk karbon nötr kitabı olacak “CleanUAE”nin şubat ayında piyasaya sürüleceğini duyurdu. Kitabın karbon ayakizinin GVP Media’nın satın alacağı karbon kredileri ile dengeleneceği açıklandı.
3 Şubat 2011’de Dubai’deki Desert Palm Resort’ta gerçekleştirilecek tanıtım töreninde, sürdürülebilirliği ön plana çıkararak iş hayatlarında fark yaratmış ülke içinden ve dışından özel konuklar başarı öykülerini paylaşacaklar.
Törenin açılış konuşmasını 2008’deki ABD başkanlık seçimlerinde aday olan ve eski kongre üyesi Cynthia McKinney yapacak. McKinney insan hakları ve barış aktivizmi konularında yaptığı çalışmalarla tanınıyor.
GVP Media idari editörü Lisa Durante, “Yakında çıkaracağımız “CleanUAE” kitabı çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim alanlarında bölgesel bir tartışma ve eylem platformu yaratmayı amaçlamaktadır” dedi
Durante, “GVP modelimiz ilk olarak BAE’de uygulanabilir yayıncılık anlayışları yaratmaya ve sonra da bu anlayışları dünyanın her yerine yaymayı amaçlamaktadır. İlk “CleanUAE” baskımızın 2011’de “CleanBahrain” ve “CleanSaudiArabia” gibi bölgesel benzerlerini de yapacağız” diye ekledi.
Ayrıntılar için:
Cancun Zirvesi’nde sert muhalefetiyle öne çıkan Bolivya’ya rağmen bir anlaşmaya varıldı. Bolivya hükümeti zengin ülkelerin diğer ülkelerin gözünü “tatlı sözlerle korkutarak” onları bir anlaşma imzalamaya ikna ettiğini iddia etti. Bolivya Dışişleri Bakanlığı yaptığı yazılı açıklamada “Bu anlaşmanın ne kadar insanın hayatına mal olacağını göreceğiz. Tarih sert bir şekilde hükmünü verecektir” ifadeleri yer aldı. Ayrıca, “Gelişmekte olan ülkeler iklim değişikliğinin en acı sonuçlarına katlanacaklar” dendi.
Anlaşmayla birlikte gelişmekte olan ülkelere 100 milyar Euro fon oluşturulacak ve bu ülkelerin küresel ısınmayla mücadele etmelerine ve ormansızlaşmadan kaynaklanan emisyonlarını azaltmak için daha fazla çaba göstermelerine yardımcı olunacak.
Meksika Devlet Başkanı Felipe Calderon anlaşmayı şöyle yorumladı:
“İklim değişikliğine karşı işbirliğimizde yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bu gün yapılanlar bu uzun ve yeni bir boyut kazanmış mücadelemizin ilk adımlarıdır”.
BM baş müzakerecisi Christiana Figueres ise sonuçların iklim değişikliği görüşmeleri için umutları canlandırdığını ifade etti. Figueres, “Ülkeler herkesi ilgilendiren bir konuda aynı çatı altında mutabakata varabileceklerini göstermiştir. Herkesi kapsayan, şeffaf bir sürecin hepimiz için bir fırsat yarattığını kanıtlamıştır” diye konuştu.
Cancun Zirvesi’nin ana gündem maddelerinden biri AB de dahil 37 ülke için seragazlarını azaltma hedefi koyan Kyoto Protokolü’nün 2012’den sonra geçerli olup olmayacağıydı. Ancak anlaşma Kyoto Protokolü’nün geleceği hakkında kesin bir karara varılmadığını, tartışmanın 2011’de Güney Afrika’da düzenlenecek zirveye kadar bir süre ertelendiğini gösteriyor.
Ayrıntılar için:
http://edition.cnn.com/2010/WORLD/americas/12/11/mexico.climate.summit/index.html?section=cnn_latest
Gazetecilik sektörünün geleceği için pek hoş olmayabilir, ama yazılı reklamcılığın tedavülden kalkması çevreye ne kadar yararlı olur acaba? Bu soru, bu hafta içinde şirketlerin reklam kampanyaları sırasında saldıkları karbonun ayakizini ölçecek bir hizmetin tanıtıldığı toplantıda herkesin aklına gelen soruydu.
Medya ajansı Starcom MediaVest Group ile çevre danışmanlığı şirketi Envido’nun birlikte geliştirdiği ve Carbon Trust tarafından da desteklenen CarbonTrack hizmeti, karbon ayakizini ölçerken standart PAS 2050 (Halka Açık Şartnameler) talimatlarını uyguluyor.
Şimdiye kadar Honda ile Heineken şirketlerinde uygulanan bu hizmet basılı ve online reklamcılık ile TV, radyo, açık hava ve arama motoru reklamcılığı gibi farklı medya kanallarını kullanarak, bütün bir kampanya süresince salınan karbon miktarının takip edilmesini ve ölçülmesini sağlıyor.
BusinessGreen’e konuşan Envido fırsat ve değişim bölümü başkanı Kevin McDonald, bu hizmet sayesinde ilk defa pazarlama departmanlarının şirketlerin karbon emisyonlarını doğru bir şekilde rapor edebileceğini belirtti. Ayrıca bu uygulamayla birlikte pazarlamacılar şirketlerinin daha önce yaptığı ya da sektörde yapılmakta olan başka reklamları karşılaştırabilecek ve reklamlarının çevreye etkilerini ölçebilecekler.
Ayrıntılar için:
http://www.businessgreen.com/bg/news/1931030/green-advertising
Karbonla Savaş Odası (Carbon War Room) tarafından bu yıl ilki düzenlenen Gigaton Ödülleri’nde altı şirket sektörlerinin liderleri olarak ödül almaya hak kazandı. CWR’nin kurucu ortaklarından Sir Richard Branson ödül töreninde yaptığı konuşmada “ Bugün iklim değişikliğine karşı yürüttüğümüz mücadelede bir dönüm noktasına şahit oluyoruz. Bu şirketler, iş dünyasının çevreye ve ekonomiye yarar sağlayacak yenilikçi çözümler üretmede ne kadar büyük bir potansiyel taşıdığını herkese kanıtlamaktadır. Liderler şu gerçeği artık kabul etmelidir. Ekonomik büyüme ile çevre dostu olma arasında bir seçim yapmak zorunda değiliz” dedi.
Ödül alan şirketler ve ödüllendirilme gerekçeleri ise:
- Nike: Küresel seragazı salınımını azaltmak için geliştirdiği enerji tasarruf programı
- Reckitt Benckiser Group: İklim değişikliğinden kaynaklanan riskleri en aza indirgemek konusundaki öncü konumu ve sürdürülebilir uygulamaları
- Suzlon: Emisyonlarını kontrol etmesi ve başarıyla hayata geçirdiği sürdürülebilirlik planları
- 3M: Enerji verimliliğini artırma ve sürdürülebilir uygulamalardaki liderliği
- Vodafone Group: Daha az karbon salınımı için geliştirdiği yeni sistemi
- GDF Suez: Avrupa’da saat başına en az karbon salarak enerji şirketleri arasında elde ettiği lider konumu
Gigaton Ödülleri’nin yaratıcılarından Sunil Paul iklim değişikliğinin önlenmesinde dünyaya yol gösterecek rol modellere her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulduğunu söyleyerek, ödül alan şirketlerin herkese bu doğrultuda kılavuzluk yaptığını ifade etti.
Ayrıntılar için:
LG bundan sonra üreteceği telefonlarda eko magnezyum kullanarak üretim sırasında seragazı salınımının önüne geçecek.
Eko magnezyum, LG’nin şu an telefon üretiminde kullandığı konvansiyonel magnezyumdan farklı olarak neredeyse hiç kükürt heksaflorit (SF6) içermiyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin en tesirli seragazlarından biri olarak kabul ettiği SF6 kullanılarak yapılan üretimden daha çevre dostu bir üretime geçiş ise, LG yetkililerinin açıklamalarına göre, 2012’den itibaren başlayacak. Böylece telefonların kalıba döküm aşamasında salınan seragazı emisyonu yaklaşık 24,000 kat azalmış olacak.
Bu da LG’nin ürettiği her telefon başına 4 kg daha az seragazı salınması demek oluyor.
Ayrıntılar için:
Avrupa Yatırım Bankası (EIB) Çin Halk Cumhuriyeti’ne iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirgemek amacıyla uyguladığı projelere destek olarak 500 milyon Euro kredi verdi. II. İklim Değişikliği Çerçeve Kredisi (CCFLII) , 2007 yılında verilen CCFL’nin Çin hükümetince başarılı bir şekilde değerlendirilmesinin ardından, ülkenin iklim değişikliği konusuna eğilirken bankanın desteğinin devamını etmesini talep etmesi üzerine böylece ikinci defa verilmiş oldu.
CCCFL II önceki kredininkine benzer hedefler gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Proje planları öncelikle Çin Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu ile Maliye Bakanlığı işbirliğiyle tanımlanacak ve ilk elemeden geçecek. Daha sonra EIB ilk elemeyi geçmiş bu planlar arasında bir eleme daha gerçekleştirecek ve tek tek bütün planların ekonomik ve mali açılardan uygulanabilirliğini, teknik yeterliliğe sahip olup olmadığını ve bankanın çevre ile sosyal şartlarına uyup uymadığını itina ile kontrol edecek. EIB’nin bu kredisi yenilenebilir enerji bazlı rüzgar, biyokütle, güneş enerjisi (termal ya da fotovoltaik), jeotermal enerji, enerji verimliliğinin artırılması ile sanayi bölgelerinde karbon emisyonlarının azaltılması gibi sektörlerde uygulanacak maksimum 15 projeyi destekleyecek.
EIB kredi projesi ayrıca AB ile Çin’in iklim değişikliği konusundaki stratejik ortaklığını ve işbirliğini önemli ölçüde destekleyecek. Proje, yenilenebilir enerjinin geliştirilmesine, enerjinin verimli kullanımına ve Çin’in Ulusal İklim Değişikliği Programı’nda yer alan karbon emisyonlarını azaltma hedefine hizmet edecek. Üstelik projeyle birlikte, Çin hükümetinin 11. ve 12. beş yıllık planlarında belirtilen iklim hedeflerinin gerçekleştirilmesine de katkıda bulunulacak.
Ayrıntılar için:
BM İklim Sekreteryası eski başkanı Yvo de Boer Cancun’da devam etmekte olan İklim Değişikliği Zirvesi’nin hissedilebilir derecede önemli sonuçlarla sona ereceğine inandığını belirtti. Görüşmelerin geçen yılki Kopenhag Zirvesi’nden daha yapıcı bir atmosferde gerçekleştiğine değinen De Boer, “operasyonel konular”da çözüme gidilebileceği kanaatinde olduğunu ifade etti. De Boer, REDD orman koruma programı, tüm ulusların kullanımında olacak yeşil bir fonun oluşturulması, emisyon azaltma taahhütleri ve teknoloji transfer mekanizmaları gibi konularda gözle görülür bir ilerleme kaydedildiğinin altını çizdi.
Cancun Zirvesi’nde halen Kyoto Protokolü’nün süresinin uzatılıp uzatılmayacağı ve zengin ile fakir ülkelerin emisyonların hangi oranlarda azaltılacağına dair bir anlaşmaya varıp varamayacağı tartışılıyor.
Cancun Zirvesi’nde ayrıca Bolivia ve Venezuela gibi Latin Amerika ülkelerinin ormansızlaşmanın ve karbon emisyonlarının azaltılması için önerilen piyasa bazlı mekanizmaların kullanımına yönelik resmi bir anlaşmanın imzalanmasını engelleyebileceğinden korkuluyor.
De Boer BM kanunlarına göre oybirliği olmaksızın herhangi bir anlaşmanın resmen kabul edilemeyeceğini belirtti ve sol eğilimli bu ülkelerin olası bir anlaşmanın önünü tıkamamaları gerektiğini vurguladı
De Boer, bu konuda yaptığı yorumunda REDD gibi piyasa bazlı mekanizmalar aracılığıyla emisyon azaltma projelerine yatırım yapmayı amaçlayan programlarda yer almak istemeyen ülkelere baskı yapılmamasını ve sonuçta da ülkelerin böyle mekanizmalar kullanmaktan alıkonmaması gerektiğini ifade etti.
İş dünyası liderlerine de görüşmeleri daha etkin bir şekilde desteklemelerini ve iklim politikalarının belirlenmesinde etkin bir rol almalarını tavsiye eden Boer, “Cancun’da tartışılan pek çok önerinin gerçekleşmesi ancak özel sektörün de sürece dahil olmasıyla mümkündür” diye konuştu.
Ayrıntılar için:
BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin yayınladığı son rapora göre buzulların kalınlığı batı Norveç’te, Yeni Zelanda’nın Güney Adası’nda, Asya’nın bazı bölgelerinde ve Güney Amerika’daki Tierra del Fuogo’da arttı.
Bilim adamlarının bu konudaki genel görüşüne göre dağlarda bulunan buz ve kar oranı sanayi devriminden bu yana gittikçe azalmakta, öyle ki bazı bölgelerde bu yüzyılın sonuna kadar buzullar büyük oranda erimiş olacaklar, bazı bölgelerde ise buz örtüsü görülmeye devam edecek ancak gelecek yüzyıllarda bu örtünün kalınlığı azalacak.
BM Çevre Programı başkanı Achim Steiner, “Buzulların erimesi milyonlarca insanın hayatını ciddi şekilde etkileyecektir. Örneğin insanlar Himalayalar’daki buzulları içme suyu olarak kullanıyor ya da tarlaları bu buzulların yardımıyla sulayabiliyor” dedi.
Steiner, “Bilimin bu zamana kadar getirdiği birikim, buzul erimesinin küresel ısınmadan ya da ısının uzaya geri yansımasını azaltan kurum birikmesi gibi nedenlerden kaynaklandığını açık bir şekilde göstermiştir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin yayınladığı bu rapor ise uzunca bir süredir dünyanın pek çok yerinde gözlenen, insanlığı savunmasız duruma düşürüp, su rezervlerini tehlikeye atabilecek, kısa ve uzun vadede çok sayıda insanın hayatını etkileyecek küresel bir eğilimi vurgulamıştır” diye konuştu.
Steiner ayrıca Cancun’da toplanan delegeleri küresel ısınmayla mücadele ile eriyen buzulların doğuracağı risklerin ortadan kaldırılması için adım atmaya çağırdı.
Ayrıntılar için:
Türkiye yenilenebilir enerjide önemli bir adım atarak, rüzgar enerjisi üretimi için 2007’de başvuran firmalara ilk lisanslarını verdi.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) başvuruları değerlendirmek için Perşembe günü toplanmıştı. Toplantının sonucunda EPDK Türk elektrik şirketi Tektuğ’a Adıyaman’da 25 megawatt’lık rüzgar enerjisi santrali kurması için izin verdi. Bu arada belirtmekte yarar var: 1 MW güç yılda ortalama 300 hanenin elektrik ihtiyacını karşılayabiliyor.
EPDK teknik değerlendirmelerinin sonucu pozitif olan ve bir bölge için yalnızca bir kere uygulanmak üzere başvuruda bulunan projelere lisans vermeye devam edeceğini açıkladı.
EPDK başkanı Hasan Köktaş daha önce yaptığı bir açıklamada ise Türkiye’nin mevcut rüzgar enerjisi kapasitesinin 1,200 MW olduğunu ve 2011 yılının özel sektörün rüzgar enerjisi yatırımları için seferberlik yılı olacağını belirtmişti.
Ayrıntılar için:
2 Aralık’ta yürürlüğe giren yeni düzenleme AB’nin 2009 yılında Rusya ile yaşadığı gaz tedarik krizinden gerekli dersleri aldığını gösteriyor. Düzenleme iç enerji piyasası çerçevesinde getirdiği yeni kurallarla üye devletleri ve gaz piyasası katılımcılarını olası bir gaz güvenliği aksamasında önceden etkili önlemler almaya hazırlıyor.
Yeni kurallar arasında,
- Risk değerlendirmesi yaparak gaz güvenliğini tehdit eden risklerin tespit edilmesi
- Tespit edilen riskleri ortadan kaldırmak için koruyucu eylem ve acil durum planları hazırlanması
- Evlere ve öncelikli olarak gaz sağlanması gereken müşterilere en kötü koşullar altında bile en az 30 gün boyunca gaz temininin garanti edilmesi
- Komisyon ve Gaz Koordinasyon Grubu ile işbirliğine gidilmesi, ayrıca üye devletlerin mekanizmalarından yararlanılarak AB kanunları kapsamında herhangi bir aksama durumunun birlik duygusuyla ve etkili bir şekilde idare edilmesi
- Gaz temini güvenlik önlemlerinde bölgesel bir yaklaşım gösterilmesi
- Gaz güvenliği ile ilgili bütün acil durum önlemleri ile kamu hizmeti yükümlülüklerinde şeffaflık ilkesinin ön plana çıkarılması ve imzalanan gaz anlaşmaları ile ilgili bilgi alış verişinin artırılması bulunuyor.
Ayrıntılar için: